Ekimdeyiz. 29 Ekim’e adım adım yaklaşıyoruz. Atatürk Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılını kutlamaya sadece 26 gün kaldı.
Bu yazıyı yüzlerce yıl sonra okuyacak olan yeni nesiller, bu satırlarda, benim heyecan ve sevinç gözyaşlarımı da bulacaklardır. Onların muasır medeniyeti çoktan sollayıp geçmiş o gurur gözyaşlarını şimdiden görüyorum. Ve binlerce yıl sonrası Cumhuriyetlerini şimdiden kutluyorum.
Ne güzel. Takvim eskidikçe, Cumhuriyet gençleşiyor, güçleniyor, şahlanıyor. Ve şairin dediği gibi Atatürk, gittikçe “büyüyor gözlerden uzaklaştıkça.”
Yıllardır hep 100’üncü yıl, 100’üncü yıl diyorduk. İşte geldik. Bininci yıl da gelecek... Ve binlerce yıl bu bayrak hiç inmeyecek... Sadece taşıyanlar değişecek. Bir milli nöbettir. Başka ekim yok. Bu millet ektiğini biçecek... Şerefle.
Not: Türkiye’nin en dürüst adamı, nefret duygusunu hiç gizlememiş, Cumhurbaşkanı salona girince locada ayağa kalkmamış ve böylece örnek bir karakter sergilemiştir... Erkek adamdır, mert adamdır... Türk Ordusu’nun Başkomutanı’na ve milli iradeye gereken muameleyi alenen göstererek, gönülleri yine fethetmiş, ayağa kalkanların da birer yandaş ve satılık dalkavuk olduklarını ispatlamıştır. Vatan ona minnettardır. Kayda geçsin... Yukarıdaki yazıyla birlikte....