Giriş
Kabil Havalimanı’na talibiz ya... Talip değilsek bile en azından ilgileniyoruz ya... Haklı olarak şöyle sesler yükseliyor:
- Ne işimiz var orada? Hükümet buna cevap vermeli.
Orada ne işimiz olduğunu -herkesin anlayabileceği bir dille açıklamalı.
- Ne işimiz var? Öyle ya. İster işletmesini, ister hizmet ve güvenliğini üstlenelim...
Bir menfaatimiz olmalı, değil mi? Herhalde koskoca alana sırf spor olsun diye talip değiliz...
Mutlaka cazip bir tarafı olmalı. Mutlaka olmalı. - O nedir?
Bilenler, bildiklerini kendine saklasın. Ama bunu bilmeyen milyonlarca vatandaş var. Onların aydınlatılması lazım.
Tane tane anlatarak, orada ne işimiz olduğunu madde madde saymak lazım. Hükümet bunu yapmadıkça, orada ne işimiz var sorusu bitmeyecektir. Buyurun, Kılıçdaroğlu’nun en bayıldığı şey budur.
Doğruysa
Bazı ülkelerde iltica merkezleri kurulacakmış. Sonunda iltica irtica’ya dönmez inşallah.
‘Yeni bir yük’
Türkiye diyor ki: - Yeni bir göç yükünü kaldıramayız. İyi ya işte. Zaten ‘kaldıramayalım diye’ bu yükü bize vuruyorlar. Avrupa’nın istediği bu:
- Türkiye ezilsin, yere yıkılsın.
Evet. Zavallı göçmenleri biz Avrupa’ya karşı hiç silah olarak kullanmadık ama onlar göçmenleri bize karşı pekâlâ silah olarak kullanıyorlar.
Hem de küstahça. Papaz her zaman pilav yemez. Bu defa pabuç pahalı. Avrupa hazırlıklı olsun. Silah ters tepecektir.
