Abdullah Gül, çatı aday olup cumhurbaşkanlığı seçimine girecekti. Olmadı, direkten döndü.
Ya aday olsaydı?
- Ve kaybetseydi? Sadece seçimi değil, kariyerini de kaybetmiş olacaktı.
........
Halbuki şimdi Abdullah Gül’ün hakkı bâkidir. Önünde nice yıllar var. Bir gün daha uygun bir ortam bulup şansını deneyebilir.
(Bence Akşener’e bir teşekkür borcu olmalı)
Ne güzel laftır.
“Hayırlıysa olsun” derler. Kılıçdaroğlu 2009’da İstanbul Belediye Başkanlığı’na adaydı. Kaybetti. “Hayırlısı oldu.”
1 yıl sonra gitti, Atatürk’ün Partisi’ne genel başkan oldu.
Bir de tersi var: Tayyip Erdoğan 1991’de Refah Partisi’nden milletvekili adayıydı.
Seçilemedi: “Hayırlısı oldu.”
İki buçuk yıl sonra İstanbul’a Belediye Başkanı oldu. Biliyorsunuz, her şey oradan başladı.
Daha durun.
Merhum Özal, 1977’de Erbakan’ın partisinden milletvekili adayıydı. Elendi. Seçilemedi. “Yine hayırlısı oldu.”
Zira seçilseydi 12 Eylül 1980 Darbesi’ne toslayacaktı, Erbakan gibi o da siyasi yasaklı olacaktı ve 1983’te ANAP’ı kuramayacaktı.
Sahiden hayırlısı neyse o olsun.
Belki Binali Bey’in kaybetmesinde bile bir hayır vardır. Hele Sarıgül’ün başına gelenlerde mutlaka bir hayır vardır. İnanmazsanız Hüsamettin Özkan’a sorun. Kader çizgisi nelere kadirdir. Gün doğmadan neler doğar.
.......
Son bir örnek:
Kim derdi ki “Cem Uzan 2002’de paldır küldür seçime girecek, 7.6 oy alıp MHP’yi, ANAP’ı, DYP’yi, DSP’yi, hepsini barajın altına itecek ve Tayyip Erdoğan’ı tek başına iktidar yapacak...” Kim derdi ki?
Başka örnekler de var ama bu kadarı yeter sanırım.