Birinden biri kazandı ama hangisidir biz bilmiyoruz. Sanki Amerikan Halkı biliyor mu? Hay Allah. Orada Yüksek Seçim Kurulu diye bir kesin karar mercii de yok. Orada, Kılıçdaroğlu gibi racon kesecek bir filozof da yok. Orada, kendisini tarafsız ve objektif olarak yutturan gazeteciler de yok. Ayıklasınlar pirincin taşını. Bize ne? Ne halleri varsa görsünler.
Biz işimize bakalım. - Yapayalnız bir Türkiye. İşte bu fena. Halbuki eskiden, yani 20, 30, 40, 50 yıldır bütün dünya yanımızdaydı. - Bizi ihya ettiler, ihya.
Keşke o günlere dönsek. Ne güzeldi yahu. Başımızda ne S-400 derdi vardı ne de F-35’ler. Ne Doğu Akdeniz’de boğuşuyorduk, ne de Suriye’de. Kuzu kuzu oturuyorduk. 70 sent’e bile ihtiyacımız yoktu.
ABD seçimlerine dönersek... Karakolluk olacakları belliydi. Dikkatli okuyucularım hatırlayacaklardır. Bir hukuki tezgahtan bahsettim geçen gün... İşte şimdi kapıda o var. Nasıl bir şey? Hani, bizim şu meşhur 367’ye benzer bir Mandrake oyunu. Sabih Kanadoğlu üstadımız, bu aralar Amerika’ya bir uğradı mı acaba?
Seçime katılım oranının, rekor derecede yüksek olduğu belirtiliyor. Bravo Amerika’ya. Kutuplaşmanın ilk işareti budur. Kuzey-Güney Savaşları’na kadar yolu var.