Avrupa Birliği - Arap Birliği zirvesi mübarek olsun.
Avrupa’nın bütün ağır topları, Kahire’de Sisi’nin misafiri oldular... Hem de öyle bir zaman dilimi ki, Mısırlı 9 genç henüz idam edilmiş... Daha da edilecekler var. Avrupa kriterlerine ne kadar uygun, değil mi?
Aynı saatlerde CHP lideri bakın ne söylüyor:
- 4 parti oturup konuşalım.
AB standartlarını gerçekleştirelim. Sonra dönüp AB’ye diyelim ki: “Bizim ülkemizde sizin standartlarınız var...”
Münasiptir.
Keşke yapsak bunu.
Türkiye’yi hep jurnal etmektense, bir kerecik de destekleyelim. Ne olsa kendi memleketimizdir.
Gerçi Kılıçdaroğlu o 4 partinin hangi partiler olduğunu söylemedi, meclis içindeki partilerin 4’ünden mi bahsetti, yoksa şu 4’lü ittifaktan mı, tam anlaşılamadı ama olsun... Kimi partner seçerse seçsin. Hayırlı bir adımdır.
Lakin Avrupa’nın bu ikiyüzlü, üçyüzlü, dört-beşyüzlü kesimi, Türkiye hakkındaki önyargısını bir türlü değiştirmiyor.
Düştüğü çelişkilere bakarsanız, zaten orada kriter diye bir şey yok. Hangi darbeyi meşru, hangisini gayrimeşru saydığı belli değil.
İdam meselesi şöyle dursun, katliam ve soykırımların alâsını yapmıştır ama çokyüzlü olduğu için, hangi aynaya bakacağını bilemiyor.
Her şeyimiz mükemmeldir demek istemiyorum.
Ama Mısır’ın standartlarını bile onaylayan şu Avrupalı, Türkiye’de hâlâ nasıl bir standart arıyor?
Yoo, olsa olsa ilkesiz, kurumsuz, kuralsız, insafsız, vicdansız, sözüne güvenilmez, kaypak bir Türkiye arıyor. Sahiden bir halk oylaması yapalım, bitsin bu iş. Ya da Avrupa, -dönmez yaonu Avrupa yapan özelliklere dönsün.