Bir dostum var. HAYIR’cı.
Daha doğrusu HAYIR’cı idi.
Dün telefon etti.
Fikrini değiştirmiş.
EVET’çi olmuş.
Nedenini sordum.
Fatih Altaylı’nın Mehmet Uçum’la yaptığı söyleşiyi izlemiş. Uçum’dan etkilenmiş.
.........
Buna mukabil, başka bir dostum var. Ateşli bir EVET’çi...
Daha doğrusu idi...
O da nerede dinlediyse Deniz Baykal’ı dinlemiş. Ve HAYIR demeye karar vermiş.
★
Şuraya gelmek istiyorum. Bu işler yalanla dolanla yürümüyor.
- Anlatacaksın.
- Anlatman için, önce bilgi sahibi olacaksın.
- O da yetmez.
- Samimiyet gerekiyor.
Yoksa akşama kadar bağır. Ertesi gün aynı lafları yine bağır. İnsanları korkut.
Kapkara tablolar çiz. Ya da kandır.
Cennet vaad et.
Hiç kıymeti yok.
Yahu seni alkışlayan, zaten köktenHayırcı yahut köktenEvetçi... Onun oyu zaten belli.
Mühim olan, karşı kamptan oy transferi.
Bu da ikna etmekle mümkün.
★
Öyleleri var ki, onlar konuştukça ters tepiyor. Hiç konuşmasalar daha iyi.
Kaldı ki “bu bir seçim değil” diyerek lafa başlıyorlar ama düpedüz seçim konuşması yapıyorlar. Hem de kan davası güderek.
Huylu huyundan vazgeçer mi? Kendi mahallelerinde birbirlerini alkışlıyorlar.
Öbür tarafı daha da kemikleştirerek...
Daha da keskinleştirerek.
Biz bu filmi çok gördük.
02 Mart 2017, Perşembe 05:00
Haberin Devamı