Üzerinden bir hafta geçti. İstanbul seçimine dair şimdi belki daha sağlıklı bir değerlendirme yapabiliriz.
Bir deneyelim.
Muharrem İnce’nin tâbiriyle:
- Adam kazandı.
Yani İmamoğlu’ndan bahsediyorum. Tartışmasız bir şekilde kazandı. Nasıl oldu bu? Saysam kırk tane faktör sayabilirim. Ama en önemlisi şudur:
İmamoğlu, ezber bozdu.
CHP’nin klasik ilkelerini bir kenara itti, yüzünü halka çevirdi. Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya kalkmadı.
Biraz açalım.
Laiklik’le laikçilik arasındaki nüansı İmamoğlu çok iyi kullandı, çok iyi sundu... Duyarlı muhafazakârlar bu işe mest oldu... Her biri İmamoğlu’nda CHP’yi değil, kendini buldu ve dedi ki:
- Yahu bu adam içimizden biri.
Çünkü namaz kıldı, yasin okudu, oruç tuttu, iftar sofralarında bulundu... Hatta apronda deve kesmeyi çağrışım ettirecek görüntüler bile verdi.
Yani bir ecnebi gibi değil, bir yerli gibi davrandı.
Diyeceksiniz ki:
- Binali Bey de öyledir.
Öyledir ama İmamoğlu’nunki dikkat çeker... İlgi toplar.
Çünkü nedret...
Bundan sonrasını bilmem. Belediye Başkanlığı’nı iyi mi yapar kötü mü yapar, yarısında bırakıp başka yerlere mi gider, hiç bilmem.
Ben sadece topladığı yüksek oydaki tılsımı anlatmaya çalıştım.
Bu öyle bir tılsım ki, eğer benimsenirse CHP için devrim bile sayılır.
Yok devrim demeyelim.
İnkılap diyelim ki mütedeyyin bir kalıba otursun.
Bilmem anlatabildim mi?