Ortak adayda aranılan vasıfları sayarken, aslında Kılıçdaroğlu kendini tarif ediyordu:
- Dürüst olan biri.
- Sevilen sayılan biri.
- Türkiye’de herkesin kabul edeceği biri. Büyük tevazu...
Dikkatimi en çok çeken vasıf da şuydu:
- Nefsine hakim biri. Ne demekti bu? ‘Tek adam’lığın cazibesine kapılmadan, parlamenter sistemde ısrarlı olacak biri. Vay be. Büyük fedakârlık.
Bu eşkal, kendini övmeye yetmemiş olacak ki, bir vasıf daha ekledi:
- Devlet deneyimi olan biri. Der demez. Millet hep bir ağızdan:
- Tamam, şimdi buldum: Gandi.
Fakat o ne? Devlet deneyimi denince, “Abdullah Gül mü acaba” diyenler de oldu. Haklılar. Bir SSK dönemi ya da bir hesap adamlığı hatırası, devlet deneyimi için yetmeyebilir. Halbuki Abdullah Gül epey tecrübe sahibi... Onu bu vesileyle hatırlamak bile bir terbiyedir.
Her neyse... Asıl diyeceğimi unutmayalım. CHP’de başka telden çalanlar var. Mesela: Aday öyle biriymiş ki, Atatürk yaşasaymış, o bile “İşte benim Cumhurbaşkanım” dermiş.
Kim bu gizli aday? Kılıçdaroğlu olamaz. Çünkü o, gizli aday değil... Alenen ortalıkta geziyor. Öyleyse kim? Bu Gölge Adam’ı Kılıçdaroğlu bile bilmiyor. Ama seçim isterim diye her gün bağırıyor. Bir taraftan da İmamoğlu adaylığa hazırlanıyor. Siz hiç böyle bir kargaşa gördünüz mü?