Hep derim ya:
- Başkanlığa ister aday ol, ister olma... İster çatı ol, ister kapı-pencere. Ne halin varsa gör ama beni kandırma. Aday olmayacağın halde mış gibi yapma. Gücüme gidiyor.
- Çünkü ben aptal değilim.
Bunu belki de yüzbinlerce insan adına söylüyorum. Tekrarlayayım:
- Aptal değilim. Değilim. Ayrıntıya girmiyorum. Olanları herkes gördü. Hasbelkader bulunduğun koltuktan başka hiçbir koltuğun sana göre olmadığını, eğer yeni bir koltuk aramaya kalkarsan, evdeki bulgurdan da olacağını bilmeyen yok.
Onun için, çocuk kandırmaktan vazgeç. Aday enflasyonu’nu önlemek için rol yaptığını da söyleme. Çünkü böyle bir gücün yok. Yani, nereden baksan komedi.
Yıllardır aday olmayacağını söylerken söylerken, şimdi birdenbire - tuhaf bir ses tonuyla - aday olabilirim, dostlar öyle istiyorsa kabul edebilirim. Ah, nerde o günler. Keşke aday olsan da, elbiseyle değil, bir kerecik de özgül ağırlığınla tartılsan.
Uzatmayalım.
1) Başkan zaten olmayacaksın.
2) Başkanlık şöyle dursun, aday da olmayacaksın.
3) Aday adayı da olmayacaksın. Olamayacaksın. Peki ne olacaksın? Hiç.
- Oturduğun yerde oturacaksın. On yıldır seninle nasıl mutlu bir beraberliğimiz olduysa, yine öyle yaşayacağız. Ne güzel seninle siyaset yapmak.