Ne tesadüf

Kılıçdaroğlu’nu Deniz Baykal parlatmıştı... Meclis’te olduğu kadar, 2009 belediye seçimlerinde de onu İstanbul’a aday göstererek şerefyâb etmişti. Biliyorsunuz.

Baykal’ın bu jesti, bu nezaketi, cezasız kalmadı. Kemal Bey, partiyi alıp kaçtı.

Lakin, aynı şey, şimdi galiba kendi başına geliyor. Büyük bir keşifte bulunarak İstanbul Belediye Başkanlığı’na layık gördüğü İmamoğlu, Kılıçdaroğlu’na rağmen Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanıyor.

Yaygın kanaat bu. Yani, Kılıçdaroğlu’nun yarattığı ejderha, önce Kılıçdaroğlu Bey’e baş kaldırıyor...

Hayli de taraftar buluyor.

Ne derler hani? Alma mazlumun ahını mı ne, öyle bir laf vardır. Gerçi Baykal ah etmez...

Etmemiştir. Ama ilahi kural, gereğini yerine getiriyor. Bize de bunu sadece hatırlatmak kalıyor.

Komşu

Bulgar müşteriler, Edirne çarşılarına akın ediyorlar. Esnaf memnun...

Yaşasın. Bazıları yüz yıl önce de racon kesmişlerdi:

- Edirne’ye Enver gireceğine Bulgar girsin diyerek. Bulgar, o hızla hâlâ giriyor. Her gün bekleriz. İyi alışverişler.

Bu kadarına pes

20 Aralık gecesinin hesabı sorulacakmış...

Ne hesabı bu? “Dolar niçin düştü” hesabı. Kim soracak? Kime soracak?

Nasıl bir yaptırım uygulanacak? Ve hangi yetkiyle?

Neye benzedi bu? Yetkisi olmayan belediyelerin bedava elektrik sözüne.

.............

İyi ama kupkuru söz değil, bize icraat lazım.

Öyleyse soralım:

Şu an İzmir, Ankara, Aydın, Adana, Mersin, Muğla ve Antalya gibi illerde üreticiye elektrik bedava mı ki Şanlıurfa’ya da söz veriyorlar.

Yahu yalanın bile terbiyeli olanı vardır... Bu kadar müptezel olanını hiç görmemiştim.