YSK, ağzıyla kuş tutsa bile, kutuplaşmış şu insanlara yaranamaz.
Hukuk’a aldıran yok ki. Herkes “biz kazanalım da nasıl kazanırsak kazanalım” havasında. Futbol amigoları gibi.
Bereket fifti fifti bir bölünme var tribünlerde. İstanbul’da oylar çok yakın.
Yani, YSK’nın kararını alkışlayacak olanlarla, ıslıklayacak olan taraftarların sayıları da birbirine yakın.
Bu bir denge getirir diye avunmak mümkünse de, sahadakiler ya tahrik ederse?
Üstelik bu tahrik, -bizatihitam da sahanın göbeğinden gelirse, eyvah.
Bu bakımdan... Herkes dikkatli konuşmalı. Bir yanlış hareket, bir yanlış adım, bir yanlış söz, hatta bir yanlış yan bakış, hele sorumsuzca bir çıkış, öfkeleri tetikleyebilir.
Aman ha. Fırsatçı vandallar, pusuya yatmış bekliyor.
Sonuç: Eğer kaybettiysen, elbette ki kabulleneceksin, hazmedeceksin.
Lakin kazandıysan, işin daha da zor çünkü nezaketini bozmayacaksın.
Şimdi bu aşamadayız işte. Haydi bakalım, görelim...
.........
Bu arada... Medya’ya aile boyu ayar veren arkadaşa, küçük bir notum var:
- Yahu arkadaş, biz sana Belediye Başkanı olamazsın demedik ki...