Hepimiz birden mi çıldırdık? - Sen Balkanlar’dan geldin / Sen Kafkaslar’dan geldin. Ne demek bunlar? Hayatımızda hiç duymadığımız laflar. İşitiyor musunuz? - Sen bu topraklarda yokken ben vardım. Yâni? - Yâni sen misafirsin, haddini bil.
Bu kafayla nasıl siyaset yapacağız? Biri çıkıyor, Diyarbakır’ı babasının malı sanıyor, öbürü çıkıyor İzmir’i yok farz ediyor, bir başka dümbelek çıkıyor İstanbul halkını dilediği gibi kategorize etmeye kalkıyor. Peki, vatandaşlık tanımını nasıl yapacağız?
Laik - Antilaik ayrımı yetmedi. Yıllarca sağcı, solcu, yine yıllarca dinci-dinsiz tartışması yetmedi. Şimdi soy sop, ırk kavim köken ayrışması mı başladı? Biz bunları hiç konuşmazdık. Komşumuzun Kürt mü, Türk mü, Alevi mi, Sunni mi olduğunu hiç merak etmezdik. Bize bunun için büyük millet dediler.
Peki ne oldu şimdi? En güçlü tarafımızı bozmaya çalışıyorlar. Adına da kutuplaşma diyorlar ki, geçici bir inatlaşma zannedilsin. Hayır. Öyle değil. Bölme ve bölünme gayreti bu.
Memleketin yarı aydınlarına bakın.... Gerçek aydın olamadıkları için, bu akıma çanak tutuyorlar, farkında değiller. Yahu Türküm diyemiyorsanız bâri Türkiyeciyim deyin, onu da diyemiyorsanız Türkiyeliyim deyin, razıyız. Yeter ki şu saf temiz insanlarda soy sop, ırk ve kavim ayrıcalığını körüklemekten vazgeçin. Siz ne biçim Atatürkçü’sünüz? Atatürk, isminden de anlaşılacağı gibi, her şeyden evvel Türk’tür. Siz de biraz Türkleşmeye çalışın.