Onların Türkçeleri mükemmel. Doğru konuşuyorlar ama biz hep yanlış anlıyoruz.
Başından beri bu böyle:
“Kan akmadan sistem değişikliği mümkün değil” demek ne demek?
“İnsanlar el ele tutuşsa, hayat bayram olsa” demek...
Ama biz yanlış anladık. Tıpkı seçimden gayrı “başka bir şekilde” iktidara gelip gitmek gibi...
Anlayamıyoruz. Çünkü edebiyat şaheseri.
Tavzih ediyorlar, yine anlayamıyoruz. Ufukta seçim gözükmediği halde “Saray Rejimi’nin sonu geldiğini” tane tane anlatıyorlar.
Başka nasıl anlatsınlar? Hâlâ anlayamıyoruz.
Pardon, yanlış anlıyoruz. Sultanahmet Camisi’nin evrensel bir miras boyutu olduğunu doğru anlayabildik mi sanki?
Hay Allah. Türkiye’ye karşı İran Ordusu’nun yanında yer almak ne demek?
Farsça bilmediğimiz için onu da yanlış anladık.
Hele şu Türkiye’de can ve mal güvenliği meselesini, çektik, nerelere getirdik.
Halbuki hazret, bunu söylerken yabancı yatırımcılara davette bulunmak istemişti...
Rahmetli ustası da 70’li yıllarda gurbetçilere döviz göndermeyin diye seslenirken, çok bol dövizimiz olduğunu kastetmişti.
Onu da yanlış anladık.
Bir şey var ki, hele şükür, işte onu doğru anladık.
Cumhurbaşkanı ya başka partiden, Başbakan başka partiden seçilirse, doğacak kaosu işaret etmişti bey...
Bunun anlaşılmayacak tarafı yok. “Lefter’in kaleciliği” gibi bir şey.