Erken seçim, hep ihtimaldir ama çok erken konuşmaya başladık. - Ne oldu da böyle oldu? Birdenbire bütün partiler niye aslan kesildi? Bu hodri meydan şövalyeliği nereden icab etti? Oy’a tahvil edilecek bir şeyler mi gördüler? Olabilir ama hangi seçim kanunuyla gidecekler seçime?
Gittiler diyelim. Yerel seçimlerdeki rüzgar, çoktan dindi. Ona fazla güvenmesinler... Bu bir. İkincisi... İttifakların aynen devam edeceğini sanmasınlar. Üçüncüsü... Barış Harekatı’nın partilere getirisini götürüsünü iyi hesaplasınlar. Gerisini saymıyorum. Daha bir sürü faktör var.
Kaldı ki, yeni partiler geliyor... Fatih Erbakan geldi bile... Sıra sıra Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan da gelecek. Bunlara pastadan düşecek olan pay, hangi renktedir bilen var mı? Kime yarar, kime zarar? Yoo, ezbere cevap vermeyin. Formalar çok değişti.
Yeri gelmişken... Cumhurbaşkanı’nın “CHP’yi dizayn etmesi” benim aklımın alacağı bir iş değildir. Her şeyden evvel, Cumhurbaşkanı niye istesin Kılıçdaroğlu’nun gitmesini?.. Böylesine kolay bir rakibi, bir daha nereden bulacak? Kaldı ki tanıdığımız Erdoğan’ın fıtratında, “başka partiye müdahale” yoktur.
Bu bakımdan... Arkadaşımız Rahmi Turan’ı, münasebetsizin biri -bence- yanıltmış olacak. Zaten Rahmi’ye “haber kaynağını açıkla” diyen yok. Ama o milletvekili’nin adını sormaya herkesin hakkı var. En başta da Kılıçdaroğlu’nun. Aman ha, bu da Deniz Baykal kaseti gibi kaynayıp gitmesin. Zira, CHP kurultayında Kılıçdaroğlu’nun karşısına rakip olarak kim çıkarsa çıksın, o şimdiden “Sarayın adamı” damgasını yemiştir.