Yunan zulmünü, Kurtuluş Savaşı’ndan biliriz. Kaçarken bile köyleri nasıl yakıp yıktıklarına tarih şahittir. Yani, şimdi mültecilere reva gördükleri muamelede hiçbir sürpriz yok. Adı üstünde, Yunan Yunanlığını yapıyor. Acı olan, Avrupa’dan takdir ve taltif görmesidir. Hangi Avrupa bu? Sahte. Kibarlık budalası Avrupa, maskeli medeniyet.
Nüans
Şunları karıştırmayalım: Göçebe başka, göçmen başka, sığınmacı bambaşka. Göçebe: Nerede sabah orada akşam. Göçmen: Gelmiş, kabul edilmiş ve yerleşmiş. Sığınmacı: Bir tehlikeden kaçıp, uzun veya kısa vadeli sığınmış... Temelli yerleşirse göçmen olacak.
Üçü de Avrupa için farketmiyor. Üçüne birden yabancı düşmanlığı uyguluyor, vesselam. ....... Tabii, bir de dördüncüsü var: Değerli misafir: Ya teröristtir, ya darbeci ya da isyancı yahut benzeri... Yani kanun kaçağı. İşte Avrupa bunlara bayılır. Kucaklar, bağrına basar... Bunlar, Avrupa’daki en itibarlı Türkler’dir.
Seviye
Sürekli Avrupa diyorum ya... - Ama hangi Avrupa? Hangi ülke? Hangi devlet? Hangi millet? Yoo, haksızlık etmeyeyim. Hepsini aynı potaya koyamam. Türkleri ve Türkiye’yi seven de var içlerinde.
Ama çapsız devlet adamları, kafamızı karıştırdı, sinirimizi bozdu. Kendi halklarını da antipatik yaptı. Şu Avrupa Parlamentosu’nun seviyesine bakın, ne dediğimi anlarsınız.
Ve içerisi
Yüz kere söyledim. Yüz kere daha söyleyeceğim: Onlar ne yaparsa yapsın, biz içeride tek yürek oldukça vız gelirler... Bizi içerisi yoruyor. Bütün dikkat ve enerjimizi içerisi yiyor. Zaten Avrupa da buna güveniyor. Aşacağız. Bunu da aşacağız. 100 yıl önce olduğu gibi.