İş bize kalsaydı, yani gazetecilere, Türk - Yunan savaşı çoktan çıkardı. Neyse ki badireyi galiba atlattık. Şimdi istikşafi görüşmeler başlayacak.
.............
Bu istikşafi kelimesi, yanlış hatırlamıyorsam, siyaset lügatına Prof. Ahmet Davutoğlu’ndan yadigârdır. İstikşafi... Fena mı? Birbirlerini keşfetsinler işte. Türkiye gibi sağlam bir dostu nihayet keşfetmek, Yunanistan için çok faydalı olacaktır.
Bunu geçelim. Biliyorsunuz, bugün yapılacak olan AB Liderler Toplantısı, bir hafta ertelendi. Niye? AB Konsey Başkanı Michel’in koruma görevlisi (polis) koronaya yakalandı diye... Allah Allah, o olmazsa toplantı yapılamaz mı? Biraz tuhaf değil mi? Ama isabet. Toplantıda Türkiye’ye yaptırım konuşulacaktı. 1 hafta bari vicdanlarının sesini dinleyecekler. Kimbilir, belki de Yunanistan’ı bir hezimete daha alıştırmak istediler. Yavaş yavaş...
Son günlerindeki yoğun diplomasinin özeti nedir? Türkiye, dünyaya şunu çok iyi anlattı:
- Bize terbiyeli yaklaşın. Önce terbiyeli. Bu mesajın içinde her şey var: Hukuk, sosyoloji, coğrafya, ahlak, haysiyet.... Tevazu ve nezaket... Her şey.
Peki iskambil?
O ne olacak? Türkiye nelerle boğuşurken, Kılıçdaroğlu, kahvehanelerde iskambil yasağına çare buldu. İskambil deyip geçmeyin. Memleket meselesi bu:
- Her el yeni bir deste iskambil açarsanız, korona tehlikesi kalmaz... Bu kadar basit.
........
Vallaha şaka yapıyor zannettim. Fakat baktım, ciddi bir yerden geliyor. Türk Tabipler Birliği’ni ziyaretten... Durun, onu da söyleyeyim: Hazret, Tabipler Birliği’ni bütün Türk Doktorları’nın, bütün Türk Profesörleri’nin patronu zannediyor galiba...
- Racon merkezi.
- Son karar mercii. Uzatmayalım. Bir gün hastalanırsam, beni Türk Tabipler Birliği’ne emanet ediniz.