Dışarısı yetti. Biraz da içeriye bakalım. Geçen haftanın şampiyonu ıspanak’tı. Bu haftanın şampiyonu siyanür... Yani, patates ve soğanın pabucu dama atıldı. Artık önümüzdeki haftalara bakacağız.
Esasen ne kadar dış mesele varsa, hepsini getirip zaten iç mesele yapmışız... En baş mesele de mektup meselesi. Çünkü...
- İade etmek.
- Takdim etmek.
- Suratına çarpmak.
- Kafasına atmak. İşte bu nüanslara bakarak siyasi tercihimizi sergilemekteyiz. “Bizimkiler” iadeci, “ötekiler” takdimci. Bu kadar basit.
Bir de var ki:
- Sakın çöpe atma, götür kafasına at. Hay eline sağlık. “Sen benim kahramanımsın.”
Çünkü biz hep öyle yaparız. Anadolu’ya Kürdistan ve Türkiye Tarafı diye sınır çizenlere, anında haddini bildiririz, öyle mi? “PKK sizi tükürüğüyle boğar” diyenlerle selamı sabahı hemen keseriz. AB’den gelen hakaretleri aslanlar gibi göğüsleriz. Mektubun lafı mı olur? Ne demek takdim etmek? Çarp suratına. İşte o kadar.
Görüyorsunuz ki, mesele, mektuptan ibaret değil. Size başka örnekler de takdim etmek isterdim ama takdim kelimesinin meğer ne kadar “sakıncalı” olduğunu yeni öğrendiğim için vazgeçtim. Yine da saygılarımın kabulünü rica ederim.