Büyük büyük vaatlerin yanı sıra, bekliyorum ki adaylardan biri de çıksın desin ki:
- Denizleri kirleten terbiyesizlere haddini bildireceğim.
Ne münasebet. Bunlar küçük iş. İstanbul trafiğindeki klakson sesleri, hiçbirinin umurunda değil.
Kimi Kanal İstanbul’a takmış, kimi yerli araba projesinin iptali peşinde...
Ama boğaziçinin göbeğinde köhne bir gecekondu gibi sırıtan Galatasaray Adası’nı ıslah edeceğim diyen yok.
Eski statlar ve eski havalimanları için düşünülen yeşil projeler, insanların hoşuna gidiyor.
Oy verse de vermese de, lafı bile insanların yüreğine su serpiyor. Fakat hayır. Adaylara göre bedelli askerlik daha cazip bir vaat...
Ama savunma sanayii, zannedersiniz ki teferruat.
Nasıl olsa parolamız barış, barış, barış...
Öyleyse ne yapacağız savunma sanayiini?
Bütün ülkelerle iyi geçinirsin, olur biter. Zaten bizim düşmanımız yok ki.
Vaatleri hep para üzerine. Bol keseden dağıtıyorlar.
Hazineyi şimdiden boşalttılar.
Günü gelip de sıra ödemeye geldi mi diyecekler ki söz verdiysem, senet vermedim ya.
Çok seçim gördüm, her türlüsünü gördüm ama bu kadar yalanı bir arada hiç görmedim.
Bir “toprak işleyenin su kullananın” eksikti, o da geldi. Geriye bir köy-kent projesi kaldı. Yılmaz Büyükerşen kim bilir ne gülüyordur.