Önce Elazığ’a ve Malatya’ya selam... Geçmiş olsun. Bu hafta bir dizi deprem yaşadık. Manisa’dan başlayan bir dizi. Ama sorduğumuz ilk soru ne? - İstanbul’u tetikler mi? Yâni, Elazığ’ın, Malatya’nın acısını ve heyecanını, daha yüreğimizde hissetmeden İstanbul’u tetikler mi? Her depremde aynı şey. Bu ayıp bize yeter.
Bir de şöyle bir tuhaflık var. “Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla 3 Bakan, deprem bölgesine gitmiş” haber aynen böyle. Talimata ne gerek? Zaten gidecekler. Kaldı ki, İçişleri Bakanı, yaprak kıpırdayan her yerde, karda kışta, soğukta sıcakta, dağda ovada, bayırda çayırda, yağmurda selde, her yerde zaten var. Yâni, Cumhurbaşkanı’nın talimatı diyerek, insanların emeğini ve hakkını gölgelemeyelim.
Bu hafta iç politikada mühim bir şey yok. Merkel ziyareti, siyasi gündemin önüne geçmişe benzer. Bakalım, dostluklar inşallah tazeleniyordur. Bizim durduğumuz yer belli.. Almanya bir iki adım daha yaklaşmalı.
Hayat devam ettiğine göre... Depremin acısına rağmen, basketbol maçlarını izledik... Fenerbahçe Beko’nun ve Anadolu Efes’in Avrupa Kupası’ndaki başarıları, vallaha sinir sistemimize iyi geldi. ......
Bu vesileyle söylemek istediğim bir şey var: Bir basketbol maçından sonra, bir futbol maçına bakmak, ne kadar yavan ve monoton kalıyor. Mümkün olsa da önce futbola baksak, sonra basketbol’a.