Hakaretten doğan tazminat davaları, havada uçuşuyor. Çünkü bizim siyasetçilerimizin çoğu, hakaret içermeyen cümle kuramıyor.
“Malı götürmek”, “parayı yürütmek”, “küpü doldurmak” türünden argo kelimelere bir de vatan hainliği gibi kolay bir suçlama eklenince, kalabalıklar coşuyor, alkış, ıslık, kıyamet. Kürsüdeki de çıldırıyor. Ağzına geleni söylüyor. Ne bu?
- İfade özgürlüğü.
Buyurun. Son olarak 500 bin liralık bir dava daha...
- Açmazsan namertsin. Ne büyük bir meydan okuyuş.
- Feriştahın gelse beni susturamaz. Öf, ne büyük cesaret, bravo. Ama sonunda? Sökül paraları. Hakimlere de savcılara da ayrıca hakaret. Artık cesaret değil bu.. Cür’et.
Bunlarda para bol ki, esip gürlüyorlar. Para yoksa bile, bir fon oluşturuyorlar. Tazminatı böylece başkalarına ödettikleri için, daha da rahat hakaret ediyorlar... Yahu, yapmayın. Bu ülkede yatağa karnı aç giren çocuklar varken, sokağa para atmayın.
Kürsüye çıkmadan önce bir müsekkin alın, biraz sakinleşin. Ya da Türkçenizi geliştirin, kelime dağarcığınızı zenginleştirin, hakaret içermeyen cümleler kurmayı öğrenin.