Hep koronayı konuşacak değiliz ya... Biraz da siyaset konuşalım.
Durum nedir? Cumhur İttifakı’nda mühim bir hareket yok. Bulunduğu yerde aynen duruyor. Millet İttifakı ise hafif bir dalgalanma geçirdi. Belki de atlattı. Tam bilmiyorum. Lâkin takım kaptanı CHP, şimdiden tedbirli davranıyor. Eğer bir kopma olursa, o boşluğu doldurmak için yeni müttefik arıyor.
Yeni dediğim, Babacan ve Davutoğlu. Zannedersiniz ki onlar yedek kulübesi’nde oturuyor ve oyuna girmek için kaptandan işaret bekliyor. Tuhaf değil mi?
Bana çok tuhaf geliyor. Zira, siyasi partiler, sanki her tarafa çekilebilir, ilkesiz, iradesiz, cepte keklik kurumlar olarak görülüyor. Böyle bir teslimiyet, Erdoğan düşmanlığı ile mazur görülebilir mi? Hele Babacan’a ve Davutoğlu’na, hatta Abdullah Gül’e böyle bir hafiflik yakıştırılabilir mi?
Üçüncü bir ittifakı anlarım. Ama öbür türlüsü stepne olmaktır. Hem de HDP’li bir oluşuma. Diyeceksiniz ki nereden çıktı şimdi bu? Cevap veriyorum:
- Çünkü İYİ Parti’nin Millet İttifakı’na - bence - hayrı olmaz artık. O boşluğu kim dolduracak? İşte, Kılıçdaroğlu bu yüzden çıktı “yabancı oyuncu” aramaya. Haklıdır. Kendi içinde tutarlıdır.