Propaganda

Yalan, artık demokrasinin vazgeçilmez unsuru oldu. Hiçbir cezası da yok.

Sabahtan akşama kadar yalan söyleyeceksin.

Akşam yatınca, yarın söyleyeceğin yalanları tespit edeceksin.

Daha büyük yalan, daha büyük yalan söyleyeceksin.

Ve bunları sürekli tekrarlayacaksın. Hayır, yetmez. Bunlara bir madde daha ekledik. Çok mühim:

Karşı tarafı, sürekli yalancılıkla suçlayacaksın. İşte bu kadarı, Nazi Propaganda Nazırı’nın bile aklına gelmemişti.

Bayramlık

Bu Türkler de çok oluyor. Şimdi de Pençe Harekâtı’na giriştiler. Durup dururken ne istediler gariban PKK’lılardan? Onların kime ne zararı vardı?

YPG gibi onlar da Türkiye’ye güzel emeller besleyen, hayır işleriyle meşgul, gayet mütedeyyin insanlardır... Bize mi saldıracaklardı ki?

Bir çağrışım

Hatayspor-Gazişehir Antep maçını seyrettim. Maç, Başakşehir Stadı’nda... Tribünler dolu... Ve coşkulu. Hem Gaziantepliler gelmişler, hem Hataylılar. Maç böyle olur.

Halbuki aynı statta (ki kendi stadıdır) şampiyon adayı Başakşehir koskoca bir sezon, boş tribünlere oynadı. Ne hazin.

Abdullah Avcı

Beşiktaşımıza hoş geldi. O artık bizim Avcımızdır. 3 yıllığına anlaştıysa da, çok daha uzun bir maraton bekliyor onu. Ayrıca... Başakşehir’den uğurlanış biçimi, her hocaya nasip olsun inşallah. Herhalde okumuşsunuzdur.

Yolcu edilirken, kulübün ona veda mesajı, Abdullah Avcı için bir gurur belgesidir. Hoca kovmaya meraklı bir ülkede, bunu yazın bir kenara.