Bu böyle devam etmez.
Edemez. ABD başımıza bir bela açtı mı, açıyor mu, açacak mı diye böyle sürekli iğne üstünde oturulmaz.
Peki ne olacak? “Her şey çok güzel olacak” diyorduk ya, vallaha “en güzel şey” tam da ayağımıza geldi. Kriz adı altında, aslında bize bir fırsat doğdu: Hiç fire vermeden milletçe dimdik durmak “en güzel şey” olarak şimdi bizi bekliyor.
Ne denir?
Ersoy Dede iyi özetlemiş: Başbağlar’da katledilenler köylü, Sivas Madımak’ta katledilenler ise aydın, öyle mi? Ondan sonra da “kutuplaşma var.”
Tam 26 yıldır, her temmuzda tekrarladığımız bu fitneye, eğer yaşasaydı, herkesten evvel Aziz Nesin isyan eder ve derdi ki:
- Biz ne köylüyüz ne de aydın... Önce insanız... Kendinize gelin. Hepsini rahmetle anıyorum. Nüans “İktidar ama muktedir değil” dediğimiz nice partiler gelip geçti: Bir de var ki “hep muktedir ama hiç iktidar olamamak.”
En rahat ve en konforlu şey bu değil mi?
İşte, eski sisteme dönüp dönmemeyi tartışırken bu noktayı iyi düşünmek lazım:
İktidar olmak mı, yoksa muktedir olmak mı?
Siyasi partilerimiz, tercihte hata yapmazlar inşallah.