Sonuçta ne olur?

Öyle ya.

İşin bir de siyasi yanı var. Bu virüs belâsı defolup gittikten sonra, siyasete döndüğümüzde, bir bakacağız ki Tayyip Erdoğan yine kazançlı çıkmış.

Tıpkı her krizden kazançlı çıktığı gibi.

Diyeceksiniz ki, bunları konuşmanın zamanı mı? Değil.

Ama normale döndüğümüzde nasıl olsa bir muhasebe yapmayacak mıyız?

Hayat devam ettiğine göre, gerçeklerden kaçabilir miyiz?

Öyleyse, Erdoğan’ın seyir defterine bakalım.

Taa başörtü krizi’nden ve 27 Nisan Muhtırası’ndan tutun, 7 Şubat MİT krizi’ne, oradan Gezi olayları’na ve 17-25 Aralık baskını’na, oradan da tutun, 15 Temmuz Kalkışması’na kadar, her bâdireden “kuvvetlenerek” çıkmadı mı?

Çıktı. “Suriye bataklığı” bile Erdoğan’ın avantaj hânesine yazılmadı mı?

Yazıldı. Bunlar sadece birkaç örnek.

Bugün Erdoğan’ın puanları yine artıyor.

Siz kabul etseniz de etmeseniz de, hoşunuza gitse de gitmese de, onun virüsle mücadele performansı, halk tarafından benimsenmiş ve onaylanmıştır...

Kamuoyu araştırmaları da bunu gösteriyor.

Kuşatılmışlık çemberini kıra kıra yürüdüğü yolda, Erdoğan’ın hakkını önce teslim edelim, ondan sonra istersek yine muhalefet yapmaya devam ederiz. Mani yok.

Ama insaf var.