Bugün yine havanda su dövülmeye başlanacak.
Gerekçeli kararın açıklanmasıyla birlikte çetin tartışmalar sahne alacak.
Ama boş.
Hiçbir faydası yok.
Zekâ mahsülü farklı yorumlara rağmen, seçim takvimi işlemeye devam edecek.
Esasen kimse kimseyi dinlemeyecek.
Dünyanın en mükemmel yorumunu yapsanız bile, karşı tarafı ikna etmeniz mümkün olmayacak.
Tabii asıl muhatap dediğimiz seçmen, bu yüksek düzeyli tartışmalardan hiçbir şey anlamayacak. O gidip gönül verdiği partiye oy atacak. O kadar.
Karışmak gibi olmasın ama siyaset erbabı’na şunu söylemek geliyor içimden:
- Gerekçeli kararı, tıpkı seçimin iptali gibi ‘hukuksuz’ buluyorsanız...
- Referandumdan beri bütün oylamalar, size göre ‘yok hükmünde’yse...
- Zaten de orta hakem dahil bütün hakemler, ta baştan beri bir “çete” oluşturuyorsa...
Ya da yüreğinize böyle bir şüphe düştüyse...
.........
Devam edeyim mi?
Yani bu düzen, bu sistem, bütün kurumlarıyla birlikte külliyen ve sahiden ‘illegal’se...
Siz niye hâlâ maça çıkıyorsunuz? 23 Haziran’da hâlâ ne işiniz var? “Demokrasi mücadelesi” öyle mi verilir? .........
Bitiriyorum:
Seçime girdiğiniz takdirde.
Unutmayın ki... Kazansanız da kaybetseniz de, bu sistemi aynen kabul ettiğiniz, bir kere daha tescil edilmiş olacaktır.