Şunu iyice anladık ki Trump’ın kusuruna bakılmaz.
“Ekonominizi mahvederim” demekle bizi tehdit ediyor ama kendisine muhalif Amerikan oğlanları’nı da böylece teskin ediyor.
Yani “Türkiye’ye haddini bildirdim.” Ne yapsın? Denge kuruyor.
Nitekim ertesi gün bir başka mesajla gönlümüzü alıp bir denge daha kuruyor.
Dedim ya: - Trump’ın kusuruna bakılmaz.
Zaten “mahvetmek” ne demek? Zannetmem ki 82 milyonluk Türk Halkı’nın ekmeğiyle oynasın. Bu, ne devletler hukuku’na sığar, ne diplomasiye, ne de insaniyete.
- Nasıl mahvedecek? Belli ki hile ve kumpasla...
Para piyasalarında çete kurarak. Trump, bunun suç olduğunu bilmez mi? Bilir.
Ama “Daha önce de mahvettim” diyecek kadar saf... - Kusuruna bakılmaz.
Ben bakmıyorum. “Türkiye karşıtı” bir insan olmadığını anladığım için, artık diğer taraflarıyla pek ilgilenmiyorum. Deli dolu ama Obama gibi orası burası oynamıyor.
Türk dostu diyemesem de bari Türk düşmanı değil. Yeter bana.
Esasen Türkiye karşıtlığı demode bir akım. İçeride bizimkiler buna yeni yeni hevesleniyorlarsa bile, bir süre sonra onlar da bu köhne zihniyetten vazgeçerler.
Kelaynaklar
Alın size. Bir eşantiyon Türk karşıtlığı daha. İtalya’nın Berceto ilçesi, Abdullah Öcalan’a fahri hemşehrilik vermiş. Allah Allah. Taş Devri’nden kalma bir ilçe mi acaba?
Yoksa cilalı taş devrinden mi? Yahu Öcalan’ı kendi örgütü bile hatırlamıyor, bu kelaynaklar nereden hatırladı? Üstelik bayram değil seyran değil.