Diyalog bile Yunan’a bir lütuf. Ne diyaloğu? Masaya oturup ne konuşacağız? Doğu Akdeniz’i mi? Olamaz.
- Hak değil, gasp peşinde o. Haraç derdinde. Korsanlık taslıyor.
Destekçilerine bakın. Birisi darbeci. Diğeri terör devleti. Öbürü zaten ezelden beri sömürgeci. En küçüğü de Kıbrıs’ın küsuratı. Yani hepsi damgalı.
Bu çete için mi çırpınıyor AB? Bu çete için mi koskoca Almanya arabulucu oluyor? Onu külahımıza anlatsınlar. Belli ki, yangınla itfaiye arasında güya tarafsız kalarak, korsanı masaya oturtmaya çalışıyorlar. Çıkıp yiğitçe şunu diyemiyorlar:
- Ey Yunan!.. Sen haksızsın!
Diyemiyorlar. Bildikleri halde diyemiyorlar. Ya ne yapıyorlar: Mıy mıy mıy, yok diyalog, yok diplomasi falan. Ne diyaloğu yahu? Komşunun bahçesinden erik çalmaya benzemez bu... Hırsız, evin içine de girmesin diye ev sahibi, hırsızla müzakere masasına oturur mu hiç?
Yunan tarafı, kendi mesleğini icra ediyor. Malûm... Fitne, fesat, tuzak, hile ve desise... Onu anladık. Ama arabulucu geçinen abileri, ne yapmak istiyor?
- Ne biçim batılı bunlar? Hayatlarında bir kerecik olsun adil davranmazlar mı? Futbol hakemleri dahil, hepsi bu kadar oynak mı?