Siyaset dili zaten temiz değildi ama son 10 yılda adamakıllı bozuldu. Öyle ki kirletilmeyen yer kalmadı.
“Herkes hırsız.” Değilse bile “şüpheli.”
Adliye rafları, iftira dosyalarıyla dolup taşıyor. Ne kıymeti var? Bir şeref davası 3 yıl 5 yıl sürüyorsa, nereniz aklanmış oluyor? Kim hatırlıyor?
Hakimlerimiz geçen yıl bir dosyaya ortalama 3 dakika vakit ayırabildiklerini söylemişlerdi. Şimdi belki 2 dakikaya inmiştir.
Bu, onların kusuru değil. Adama yan baksan “Yürü mahkemeye” diyor.
Sulh yoluna giden yok. Ne tuhaf. Hem yargıya güvenmeyeceksin hem de mahkeme kapısında yatıp kalkacaksın.
Dosyaların bir kısmını ayıklayıp hakimlerin yükünü hafifletemez miyiz acaba? Devletle vatandaş arasında davalar var. Yüzbinlerce dava...
Çeyrek asırdır sürüp gidiyor.
- Çeşme davası.
- Yıkık duvar davası.
- İstimlak davası.
- Tapu Kadastro, yok Orman İdaresi, yok Karayolları.
......
Bunları bitirebiliriz. Devlet bunları ya alır, ya satar, şöyle veya böyle, vatandaşla ibralaşır ya da helalleşir, her ne ise...
Ama mutlaka rafları büyük ölçüde temizler.
Mübaşir bağırıyordu: - Ahmet Nalcı. Birisi müdahale etti, “Yahu kaç kere söyleyeceğiz Ahmet Nalcı öldü, bağırıp durma.”
Aslında davaya bakan hakim de emekli olmuştu. Mübaşir de yeniydi.
......
Devletin yapısı ve çatısı madem bir başkalaşım geçirecek, acaba diyorum, sadeleştirmeye adliyeden başlanamaz mı?