Parti kurmak elbette ki kolay iş değildir ama bu kadar da uzun sürmez. Ali Babacan neyi bekliyor?
Partisini niçin hâlâ kurmuyor?
-Bir bildiği mi var?
Başka bir tuhaflık da İlker Paşa’nın sözleriyle, siyasi ayak tefrikasının aynı anda tedavüle girmesidir. Bu bir tesadüf mü?
Hayrola? Paşa’yı tenzih ederim ama yeni bir vesayet arayışı mı var?
Beri tarafta... “Silahlı Kürt Muhalefeti” tabiri, ilk defa giriyor literatüre...
O da aynı dönemde... Biraz tuhaf değil mi?
Ayrıca... “Bir kısım medya”yı boykot kararı da bir ilk’tir...
Ve aynı döneme rastgeliyor. En tuhafı da budur.
Eğer tesadüf değilse:
-Zamanlama manidar sayılmaz mı?
Pekii... Ya Kıbrıs Cumhurbaşkanının birdenbire Brütüs kesilmesi nedir?
O da bir tesadüf müdür? Yoksa çorbada onun da tuzu olsun mudur?
Tuhaflıklar bitmiyor. Belediye Meclisi’ndeki o küfürlü oturum nedir?
28 Şubat paşalarından birinin Erbakan’a ettiği küfür gibi, bunu neyle izah edeceğiz?
Barışcıl üslubuyla maruf İmamoğlu’nun, insanları kucaklayış biçimiyle mi?
Daha bir dizi tuhaflık var, saymakla bitmez. Ama bugünlük bu kadarı yeter.
Şimdi bunları alt alta yazıp toplayın. Ve düşünün. Tekrar soruyorum: Ali Babacan gibi ciddi bir adam, niye durdu?
Parti kurmak için neyi bekliyor?