“Şu okullar olmasaydı, maarifi ne güzel yönetirdim” diyen Osmanlı Nazırı, haklıymış meğer. Kolay değil.
Bir virüs geldi, kaç Bakanlığı birden teyakkuza geçirdi:
Milli Eğitim, Sağlık, İçişleri, Maliye başta olmak üzere 7 - 8 - 9 bakanlık, 24 saat ayakta... İşleri zaten çoktu, bir de bu çıktı.
Allah kolaylık versin.
Üstelik, ufacık bir hata veya eksik görünce, “nerde bu devlet” diye hemen bağırmaya hazır, asabi insanlarız.
Bereket muhalefet - şimdilik - muhalif davranmıyor. Müşfik bir ses tonuyla milli birliğe katkıda bulunuyor:
Kılıçdaroğlu’nu hiç bu kadar munis görmemiştim.
Bu duruş ona vallaha yakışıyor... Özgür Özel’in “müteahhit alacaklarına yönelik önerisi bile” hepimize tebessüm getiriyor.
Nedim Şener’in kulakları çınlasın: “İran’dan ders, İtalya’dan ibret” alacağımız muhakkaktır.
Yeter ki cıvıtmayalım. Bu, insafsız bir virüs... Hiç hata kabul etmiyor.
Mesela 10 kişilik grupta 1 kişi falso yapsa, diğer 9 kişi de tehlikeye düşüyor. Bakan “Virüs bütün Türkiye’ye yayıldı” dedi. Bunca tedbire rağmen nasıl yayıldı? Belli ki insanlardan gelen yanlışlarla...
Bizim ezeli derdimizdir bu: - Ciddiyetsizlik.
Her neyse. Artık bir süre katlanacağız:
- Okulsuz eğitim.
- Maçsız futbol.
- Müziksiz konser.
- Filmsiz sinema... vs. Bunların kıymetini şimdi anlıyoruz.
Ne zaman biter bu hasret?
Biter.
- İnsanlar ciddi olursa... Çabuk biter.