Abartma huyumuzu bilirsiniz. Gerçi korona büyük tehlike ama artık ne kadar hapşıran, tıksıran, öksüren insan varsa, hepsi birden korona endişesiyle ortalara döküldü.
Aslında doğru yapıyorlar: Orman yangınlarını, töre cinayetlerini, kaza kurşunlarını, trafik haydutlarını gayet olağan karşılayan şu toplum, korona karşısında birdenbire teyakkuz haline geçmişse, bu bir aşamadır, gelişmedir, mükemmel bir milli reflekstir.
- Evladım, elini yüzünü yıka... Mikroplu yerlere sokulma. Tamam da, sen de evladını bir daha dövme, karına el kadırma... Söz mü? Hah şöyle. Gel şimdi Çanakkale Savunması’nda olduğu gibi, direnelim beraber. (18 Mart) Birer cümleyle - Erken seçim ihtimali, böylece suya düşmüştür. .......
- Avrupa’nın göçmen korkusu şimdi daha büyümüş, kâbusa dönmüştür. .......
- Savaşmayın sevişin diyordunuz, ey insanlık, savaşsan da tehlike, sevişsen de. .......
- “Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek” var ya, tam budur işte. .......
- Kaçıp gideceğimiz başka bir gezegen yok. Bu dünyada birlikte yaşamayı öğreneceğiz. .......
- Hayatı en garantide olan kimdir derseniz, Abdullah Öcalan’dır.