IMF’yi kovacağım diye diye, Cem Uzan 2002’de yüzde 7 küsur oy almıştı.
4 partiyi birden barajın altına itti ve Tayyip Erdoğan’ı tek başına iktidar yaptı...
Buna kendi de şaştı. Demokrasinin vardır böyle cilveleri.
Şimdi 50+1’in 40’a çekilmesi konuşuluyor. Gündemde böyle bir şey yok ama konuşuluyor. Farz edelim ki 40’a çekildi.
- Kimin işine yarar?
Hiç belli olmaz. Belki ittifaklara bile gerek kalmaz. Ya da bazı deplasmanlar görülür.
Bir bakarsınız hasımlar hısım hale gelir.
Peki yüzde 40’la ülkenin yüzde 100’üne hükmedebilir misiniz? Evet, edebilirsiniz. Başlangıçta AK Parti yüzde 34’le yaptı bu işi.
Erbakan, yüzde 25’le yaptı. Ecevit, yüzde 22’yle. Mesut bey ve Tansu hanım yüzde 19-20’yle bile Başbakan oldu. Hele Trump nasıl çıktı, sandıktan? Sanmayın ki yüzde 50’yle... Hayır. Yüzde 50 katılımın yüzde 50’siyle.
Yani biz 50+1’i şimdi 40’a çeksek, demokrasi zedelenmez. - Lakin yok böyle bir şey. Ne iktidar tarafında ne de muhalefet cenahında...
Böyle bir eğilim yok. Biz burada oturmuş, olmayan bir şeyi konuşuyoruz. Ne kadar boş vaktimiz var.
Hele ittifak’ın en küçük parmağına bakın. Laf sokuşturuyor. Yüzde 40’a bir korku gerekçesi yüklüyor. Peki, sen kimsin?
- Yüzde 1. Yahu utanır insan. Bir de siyaset mühendisi edasıyla partileri tek tek gezip, teftiş ediyor.
Bilmiyor ki yüzde 40 sahiden gerçekleşse, onun payına düşecek olan, ancak binde 1’dir. Belki o bile değil.
Bay Macron
Türkiye karşıtı olup da ne yapacaksın bayım?
O işi daha iyi yapanlar var. Sıradan bir adam olma. Bırak bu demode tavırları. Sana Fransızlaşmak yakışır.