Rastlayanınız olmuştur. TRT Belgesel’de ‘Bir Aş Hikayesi’ adlı bir gastronomi programı sunuyorum. Geçtiğimiz haftalarda bir çekim maratonuna çıktık. 15 bölüm birden çekip 26 bölümlük seriyi tamamladık. Ayaküstü lezzet noktasından, fine-dinning lokantaya kadar 50’den fazla yere girdik, çıktık. Çok sayıda insan hikayesine tanık olduk ama biri beni ve tüm ekibimizi çok etkiledi. Tarihi Kent Mardin Sofrası’nda Hamide Hanım’ın hikayesini bu köşede anlatmam lazım. Programı, eylül ayının son haftasında TRT Belgesel’de seyredebilirsiniz.
TAM PUANLIK EV İŞİ-LOKANTA
Hamide Erbek, Bakırköy Filiz Sokak’taki lokantasında kaburga dolması, mumbar, işkembe dolması, içli köfte gibi Mardin usulü yemekler yapıyor. Lezzetleri tam puanlık bir ev işi-lokanta burası. Hamide Erbek, düğün ve taziyelerde de 500 kişiden 2500 kişiye kadar toplu yemekler yapabiliyor. Tabii o kadar yemeği bu mütevazı imkanlara sahip lokantasında yapmıyor. Hamide Hanım, farklı bütçelere sahip insanların taziyelerine yemekler hazırlıyor.
“Durumu iyi olan diyor ki ‘Abla, yemeğe eti 50 kilo koyuyorsan, 150 kilo koy. Hiçbir şey eksik olmasın’ orta halli olan diyor ki ‘Bir et yemeği, pilav bir de tatlı olsun’ Bir de durumu iyi olmayanlar var. Onlar da ‘Abla, bize bir patates yemeği, bir de pilav yap. Durumumuz yok.’ Ben de onlara diyorum ki madem durumunuz yok. Siz malzemeleri alın. Ben de para almayayım.
Benim de hayrım olsun. Ne yapsın insanlar? Herkesin imkanı farklı.” Hamide Hanım, yokluk içinde olduğunda bile gönül zenginliğiyle hayata tutunuyor. Hamide Hanım’ın hikayesi birçok Anadolu kadınına benzer bir şekilde başlıyor ama o ‘kader zincirini’ kırmayı başarıyor. Eşi, yaptığı yemekleri beğenmediği gibi, ev içi şiddet de eksik olmuyor.
EN İYİ YAPTIĞIM ŞEYİ YAPMAYA KARAR VERDİM
“Çocuklarım için katlandım. Akılları erinceye kadar dayandım. Sonunda akıları erince onlar dedi ki, ‘Boşan anne.’ Boşanınca ne yapayım diye düşündüm. En iyi yaptığım şeyi yapmaya karar verdim. Küçük bir dükkan açıp Mardin yemekleri yapmaya başladım. Bir kadın, her şeyi yapabilir. Kanaviçe yapabilir, tığ işi örebilir, yemek yapabilir. Asla çaresiz değildir.” Yemekleri çok beğeniliyor.
Yemek yazarları da tam puanlar vermiş buraya. Bir ara işler çok iyi olmuş ama o kalabalığı idare edememişler. Şimdi lokantacılığa daha bilinçli yaklaşıyorlar. Evde yemeklerini beğenmeyip tepsileri deviren eski eşi, Hamide Hanım’ın tanımadığı kişileri göndererek bir zamanlar beğenmediği yemekleri parayla aldırıyormuş. Bazen de çocukları gizli gizli yemek götürüyormuş babalarına.
Bir gün fark etmiş bunu. “Götürüyorsanız götürün ama asla benim gözüm görmesin, haberim olmasın” demiş. Kaburga dolmasını damağınıza yazın. Hamide Erbek, imkansızın içinde imkanlar yaratan bir Anadolu kadını. Elinin lezzeti de şahane. Burada yapıldığı gibi bir kaburga dolması yemişseniz şanslısınız. Bir yaşını geçmeyen kuzunun sağ göğüs kafesini iç pilavıyla dolduruyorlar. İçinde iç pilav var ama ayrıca şehriyeli bir pilav daha pişiriyorlar. Yöresel bir yemeği İstanbul’da bu lezzette bulmak kolay değil.
Sumaklı kuru patlıcan, kuru biber dolması ve yaprak sarmasının mayhoş lezzetiyle keyifleneceksiniz. Mumbar dolması da baharatlarla harmanlanmış doyulmayacak güzellikte. İçli köftenin hem haşlamasını hem de kızartılmışını yapıyorlar. İkisi de birbirinden güzel. Mardin Kaburga Dolması, coğrafi işaret yani mahreç almış bir yemek.
İşte coğrafi işaretin bütün kriterlerini yerine getiren, Mardin’in kaburga dolmasını burada yiyerek damağınıza yazın. Haydi o zaman istikamet Bakırköy, Filiz Sokak. Not: Bugün 11.30’da TRT Belgesel’de benim sunduğum ‘Bir Aş Hikayesi’ni izleyebilirsiniz ayrıca TRT Radyo 1’de her Pazar hazırlayıp sunduğum ‘Mutfak Medeniyeti’ adlı programını dinleyebilirsiniz. İlk program bugün saat 12.30’da.