Giriş
Eski İstanbullular, flört ve nişanlılık dönemlerinde muhallebicilerde, pastanelerde buluşurlardı. Balyan Pastanesi’nde buluşanlar, ‘Kup Griye’ söyler, karşılıklı bakışır, erkeğin avuçlarının içi terler, genç kızın kalp atışları hızlanır, erkek derin bir nefes alıp kızın adını kekeler ve evlilik teklifini yapardı. Kup griye bu sıcak ortamın hararetini alırdı çünkü bu lezzet vanilyalı ve karamelli dondurmanın üstüne krem şanti, balbadem ve karamel sosu konulmuş bir Balyan klasiğidir. Bu bilgiyi ve daha nicesini Meri Simyonidis’in ‘İstanbul Kokulu Mutfaklar’ kitabında bulabilirsiniz.
LEZZET VE İSTANBUL MÜZİKLERİ İLE BULUŞUN
Arkadaşım, aynı zamanda yemek kitapları yazarı Sema Temizkan beni Kınalıada’da Meri Hanım’ın imza gününe davet ediyor. Ben de “Öncesinde buluşalım, hem sohbet edelim hem de yazarımız Meri Simyonidis’in Kadıköy’deki Cantina By Mezedaki mekanını bu köşede yazayım” diyorum. Sema, bana doğum günümde Simyonidis’in ‘İstanbul’um Tadım Tuzum’ kitabını hediye etmişti. Ben de büyük bir keyifle geçmiş zamanın İstanbul gastronomisine imza atmış insanların hikayelerini okumuştum. Meri Simyonidis uzun yıllar Yunan Başkonsolosluğu’nda çalıştıktan sonra Bebek’te Mezedaki adlı İstanbul mezeleri satan bir dükkan açıyor. Sonrasında burası bir yatırımcının teşvikiyle bir meyhane lokantası oluyor. Ardından Kadıköy’de Cantina By Mezedaki adlı Snack cafe ve restoranı açıyor. Burası eski usul ve yeni nesil meyhanelerden farklı, özgün bir mekan. Menüde serpme kahvaltı, hamburger, makarna, salata, kızartmalar ve ızgaralar var ama akşamları mezeler ve ara sıcaklar sahneye çıkıyor. Gençlerle ileri yaşlardaki insanlar aynı mekanda lezzetle ve İstanbul müzikleriyle buluşuyorlar.
Cantina By Mezedaki’de serpme meze tercih edebileceğiniz gibi altı çeşitlik bir meze tabağı da alabilirsiniz. Diğer seçenekleriniz arasında Rum usulü zeytinyağlı yaprak sarma, lahana sarma, midye dolma, humus, acılı ezme, selanik cacığı, haydari, humus, bombay pilaki ve piyaz var. Sıcaklarda, kıymalı ve peynirli muska böreği, ıspanaklı, kaşarlı sigara böreği, pastırmalı paçanga böreği, pastırmalı humus, saganaki ballı mücver, yaprak ciğer, köfte, Cantina köfte, tavuk ızgara, antrikot seçenekleri mevcut. Mücveri bol taze otlu yapıyorlar. Taze soğan, taze dere otu, taze nane, un, yumurta karışıyor, kızartılıyor. Yanına yoğurt ya da cacıkla servis yapıyorlar.
'BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ'TAN İSTANBUL KOKULU MUTFAKLARA
Meri Simyonidis’in dört kitabı var. Birincisi doğum günümde bana hediye edilen kitap. İkinci kitabı ‘Bir Varmış Bir Yokmuş’ta’ mübadele döneminde Yunanistan’a göçmek zorunda kalmış ve orada gastronomi alanında markalaşmış insanların hikayelerini anlatmış. Üçüncü kitabı, ‘Tadı Damağımda Kaldı’da ise dünden bugüne İstanbul mutfağının en karakteristik yemeklerinin tariflerini derlemiş. Son kitabı ‘İstanbul Kokulu Mutfaklar.’ Kitabın 5 Ağustos 2019 saat 17:30’da Kınalıada Jash’ta ve 12 Ağustos’ta da Heybeliada’da imza günü yapılacak. Meri Hanım bu kitapta, etnik kökenleri farklı 32 İstanbullu kariyer sahibi kadınla ‘gastronomik zamanda yolculuklar’ yapıyor ve İstanbul’un lezzet mozağini ortaya koyuyor.
“Kim bu kadınlar?” diye soruyorum. Bu kadınların çoğu tanıdığımız kadınlar, içlerinde gazeteci, yazar, akademisyen ve tiyatrocu var. Avukat Kezban Hatemi, Betül Mardin gibi hepsi farklı kimliklerde kadınlar. Hepsinde eski İstanbul’a, gençlik yıllarına, hep beraber paylaşılan bayram sofralarına, geleneksel yeme içme adetlerine özlem var.
İSTANBUL'UN NOSTALJİK LEZZET DURAKLARI
“Peki hangi mekanları özlüyorlar?” diye soruyorum. “Beyoğlu’nda mesela, herkes bir Markiz Pastanesi’nden söz ediyor. Pangaltı’da Mandıra Taverna, Boğaz’da Aleko’nun Yeri, Garaj Restoran, Kıyı Restoran, Tarlabaşı’ndaki Hasır. Mısır Çarşısı’ndaki Pandeli’ye gidip yemek yemeler. Kalamış’ta Todori, Moda’da Koço, Kör Agop’un yeri. Yani bunlar Türk’ü, Rum’u, Ermeni’si herkesin gittiği buluştuğu yerler. İnci’nin profiterolü, Büyükada’da bir Yordam Muhalebicisi, Baylan Pastanesi oralarda nişanlılık dönemini, flört dönemini yaşamışlar. Bunları hala yaşayan insanlar elbette var ama belki aynı anlamı yok insanlar için…”
YouTube’u açın İnce Saz’dan ‘Mazi Kalbimde Yaradır’ şarkısının konser kaydı ile bu yazıyı demlendirin. İmkanınız varsa imza gününe gelin, uzaklardaysanız kitap teselli verecektir. Göçmüşlerin ruhu şad’olsun yaşayanların ömrü güzel olsun.
