Kasım ayına çok yoğun bir programla başladık. 2 Kasım’da İstanbul’da iki tadım ve aydınlanma buluşmasının ardından 3 Kasım’da Kayseri Altın Çınar Film Festivali’ne geçtim. Hem Kısa Film Yarışması’nın jürisinde görev aldım hem de Kayseri’nin geleneksel lezzetlerini tatma şansım oldu. Öyle ki bu günler damağımın ve zihnimin aydınlanma haftasıydı.
Dört dörtlük bir Dionysos lezzeti
1 Kasım Dünya Vegan Günü yazısının ardından Gastronometro’nun Direktörü Maximilian J. W. Thomae’nun Dünya Vegan Günü Buluşması’na katıldım. Şef Maximilian’la daha önce GastroRize’de tanışmıştık. Türkiye’yi adım adım dolaşmış, yerel lezzetlere ve Türkiye damak tadına odaklanmış ama reçetelere şef dokunuşu yapma konusunda benzersiz mahareti olan biri.
Tamamen vegan ürünlerden oluşan bir menüyle ağırladılar bizi. Menüdeki favorim Maximilian’ın asma yaprağı çorbası oldu. Başlangıçlar, ana yemek ve tatlılardan oluşan dört tabak soframızdan geçti ama asma yaprağı çorbası müthişti. Reçetesinde asma yaprağı, kuru üzüm, şarap ve krema olan çorbayı bu hale getirmek için birkaç yıl uğraşmış şef.
Ortaya çıkan dört dörtlük bir Dionysos lezzeti olmuş. Gelecekte insanların daha az et tüketeceği konusunda mutabık kaldık. İklim krizinin nedeni, karbon ayak izlerimiz. Belki haftanın bir günü ‘Sıfır Karbon Günü’ olacak. O gün, et yememekle kalmayıp yaşama biçimimizi nasıl değiştirmemiz gerektiğini hesaplayacağız.
Lezzet cadısı Maria’nın tılsımlı yemekleri
Aynı akşam çok eski bir dostum Maria Ekmekçioğlu’nun işletmesinde bir araya geldik. Yakın bir zamanda, benim sunduğum ‘Bir Aş Hikayesi’nde Maria’nın konuk olduğu bölüm yayınlanacak. Şahane bir enginar bölümü oldu. Spoiler vereyim: Maria enginarı portakal dilimleri ve portakal suyu ile hazırlıyor. Olivoyage, zeytinyağlarını Maria’ya teslim etmiş.
O da şahane bir ziyafet menüsü oluşturmuş. Maria, bir lezzet cadısıdır. Tılsımlarla dolu yemekler yapar. Ve beni en çok etkileyen cümlesi “Ben bu yemeklerle, şimdi hayatta olmayan ailemden insanları anıyorum” oldu. Yaptığı her şey müthişti. Dolma sepetinde Tokat yaprak sarma, yeşil domates dolması ve kabak çiçeği dolması...
Ayrıca Cadılar Bayramı’na gönderme olarak bir bal kabağı dolması yapmış. Kabak fırında saatlerce demlenmiş, ortaya çıkan lezzetin tarifi mümkün değil. Şahane! Dedim ya, cadı işte… Kazanında tılsımlı, sihirli tatlar yaratmada mahir.
İnsanın içinde ukde kalmamalı
Tam iki yıl önce Kayseri Gastronomi Çalıştayı’ndan bildirmiştim. Bir gastrosafariye katılmış şehri yemiştik. O zaman içimde ukde kalan, gidemediğim bir yer vardı. Bu seyahatimde işte ordaydık. Ece Özdikici, Müfit Can Saçıntı, Raşit Çelikezer, Hakan Aytekin ve Altın Çınar Festivali ekibiyle beraber, Çemens’e gittik. Tepsi mantısı, Kayseri mantısı, piruhi, yağda mantı, yaprak sarma gibi lezzetleri önümüze serip tattık. İnsanın içinde hiçbir ukde kalmamalı. Bu arada unutmayın, bugün Haliç Kongre Merkezi’nde Gastromasa etkinliği var.