ABD’de Mark Longo’nun baktığı sincap Peanut’a eyalet yönetimi önce el koydu, sonra zavallı hayvanı öldürdü. İşte o Peanut, ABD’de şu günlerde kıran kırana geçen başkanlık seçimlerinin ‘malzemesi’ oldu. Peanut’ı öldüren New York eyaleti, Demokratlar tarafından yönetiliyor. Yani başkan adayı Kamala Harris’in partisinden. Cumhuriyetçiler, yani başkan adayı Donald Trump’ın destekçileri, bu konuyu Demokratlar aleyhine kullanıyor. Longo ihbar edilmişti. Yetkililer de yaban hayatı hayvanının lisanssız bir şekilde evcilleştirilemeyeceği gerekçesiyle baskın düzenlemişti. Peanut’ı aldılar. Sosyal medya fenomeni olan Peanut’ın geri bırakılması için kampanya düzenlendi. Ama bu sırada ‘uyutulduğu’, yani ‘öldürüldüğü’ haberi geldi. Nedeni de baskın sırasında bir görevlinin elini ısırması ve kuduz testi yapılması için uyutulması gerekmesi! Sosyal medya ayağa kalktı tabii. Trump yanlısı bir site, Trump’ın ağzındanmış gibi bir kınama metni yayınladı. Trump inkar etse de artık çok geçti. Çünkü malum “Şüyuu, vukuundan beter”dir. Hayvanı karantinaya almak varken öldürmek çok radikal bir karardı. Ama gerçekten birini ısırdıysa ve kişinin kuduz tehlikesi varsa bu karar tüm tepkilere rağmen alınabilecek bir riskti.
‘HAYVAN HASSASİYETİ’ SAVAŞI
Eyalet yönetimi kamu kaynaklarını zavallı hayvanlar üzerinde kötüye kullanmakla suçlandı. Trump’ın oğlu da evcil bir sincabı öldürüp ‘katil ve tecavüzcülerden oluşan’ 600 bin göçmene izin veren Demokrat yönetimi (Joe Biden yönetimini) hedef aldı. “Masum hayvanlar yerine gerçek sorunlarla uğraşın” demeye getirdi. Tek sorun, bu konunun muhatabının New York eyaleti olmaması... Seçmeni gazlamak için “Yersen” temalı tüm tuşlara basıldı yani. Cumhuriyetçiler’in “çocuksuz kedi kadınları” toplumun geleceği için tehdit ilan etmesi üzerine başlayan hayvan hassasiyetini Demokratlar’a karşı kullanmaya çalıştılar. Tipik bir ‘demokrasi neferi’ ABD seçimlerinde görülebilecek tüm rezillikler görüldü bu seçimde de. Tam bir “Sen Abdülhamid’i savundun” sahnesinin ABD ayağı yaşandı. Kamala Harris’in Beyonce, Jennifer Lopez, Usher gibi ünlü yıldızları yanına alıp müsamereden bozma mitingler düzenlemesi, Biden’ın akıl sağlığının yerinde olmadığını bildiğinin ortaya çıkması, her köşeye sıkıştığında dört yıldır görevde olmayan Trump’ı suçlaması apayrı fiyaskoydu. Kedi kadınlarla sincap dostları seçim sonuçlarına nasıl etki edecek, göreceğiz.
NESİLLER BOYU AKTARILAN MEZE MİRASI
Geçen hafta sonu Antalya’da tam bir meze rüyasının içine düştüm! Akra Hotels’in düzenlediği Uluslararası Meze Festivali’nde, hem Anadolu’nun hem dünyanın dört bir yanından gelen mezelerle lezzet dolu bir serüven yaşadık. Mezenin ardındaki kültür, tarih ve hikayeleri iki gün boyunca düzenlenen panellerde keşfettim. En çok Nur Başnur’un “Anadolu’da Kaşığın Arkeolojisi” panelinden etkilendim. Çatal bıçak öncesinde sofraların yıldızı olan kaşık, Türk kültüründe ne çok anlam taşıyormuş. Kars kaşarının Boğatepe köyündeki doğayla iç içe üretim hikayesini dinlerken, mezelerin sadece birer yemek değil, kültürün sesi olduğunu fark ettim. Şölen havasında hazırlanan tadım etkinliğinde her bir mezeyle farklı bir hikaye ve kültürle tanışmanız mümkündü.
KAŞIKLA BAŞLAYAN YOLCULUK
Uluslararası Meze Festivali, Anadolu’nun ve dünyanın dört bir yanından gelen meze çeşitleriyle, yemek kültürünün yalnızca bir tat meselesi olmadığını, nesiller boyu aktarılan bir miras olduğunu hatırlattı. Kaşıkla başlayan bu yolculuk, doğaya saygılı üretimden sofralarımıza kadar uzanıyor. Bu festival, lezzetin çok ötesinde, yemek kültürünü sahiplenmenin ve yaşatmanın en samimi örneklerinden biri olarak damak hafızamda unutulmaz bir yer aldı. Gelecek sene için ajandanıza not almanızı öneririm!
GİYİM ZİNCİRLERİNDE İKİNCİ EL DÖNEMİ
Dünyaca ünlü Inditex grubunun incisi Zara, ‘pre owned’ dönemi başlattı. Yani markanın eski sezonlarından alınmış kıyafetleri yeniden satış ve bağış imkanı sunan bir uygulama. Amaç, giysilerin kullanım ömrünü uzatmak. Şu an sadece Batı ülkelerinde aktif. Sürdürülebilir giyim kültürü için Zara, ürünleri illa elden çıkarmanızı beklemiyor. Onarım hizmeti de veriyor. Ben en çok bu özelliğe sevindim. Çünkü ‘fast fashion’ (hızlı moda) ürünlerinin en büyük dezavantajı çabuk yıpranmaları. Bu konuda zincir tekstil markalarda öncülük H&M’e ait. Onlar da Pre-loved uygulamasıyla ikinci ele teşvik ediyor. Hatta bu ay Versace, Moschino gibi tasarımcı işbirliklerinin 20. yıl dönümü için bu koleksiyonlardaki ürünler yeniden çıktı. İkinci el olarak. Bu satış da Türkiye’de yok. Aslında sürdürülebilirliğe çok uygun bir kültüre sahip olan, yama ve onarım işçiliğinin mabedi ülkemizde ikinci el pazarının geriden gelmesi üzücü...