Sıradan nesnelerin haz ve eleştiri aracına dönüştüğü bir dönemde yaşıyoruz. Her şey birdenbire çok ‘marjinalleşince’ sıradanlık değerlendi. Bugünün sanat eserleri de içinde bulundukları çağın aynası oluyor.
21’inci yüzyılın toplumunu yansıtıyorlar. Bu eserlerden en ünlüsü ‘Komedyen’. İtalyan sanatçı Maurizio Cattelan’ın duvara gri bantla yapıştırdığı muzdan oluşan eserinin adı. Hatırlayanlar olacaktır. Bu eser, 2019’da Miami’deki sanat etkinliği Art Basel’de sergilendi. Ve o muz, çağdaş sanat tarihinde bir dönemin sembolü haline geldi. Fenomene dönüşen muz, yani Komedyen adlı eser için galeri ziyaretçi rekoru kırdı. Muzla selfie çektirmek isteyenler saatler süren kuyruklara girdi. Muz, bugünün Mona Lisa’sı oldu yani. Sonra o muz 120 bin dolara satıldı! Gelecek ay da 1.5 milyon dolara açık artırmaya çıkıyor. Dünkü POSTA kapağında bu haberi görmüş olabilirsiniz. Satılacak olan muz değil, bir muzu bu şekilde bir sanat eseri olarak sergileme hakkı! Bu muzun bir sanat eseri olup olamayacağı, halen tartışılıyor.
SANATÇININ DEVAMI
Bazı eleştirmenler, onun modern insanın içindeki anlam boşluğunu dolduran bir eğlence aracı olduğunu savunuyor. Bazıları sanatçıdan bir parça taşımadığı için sanat eseri sayılmayacağını söylüyor. Sanatçı bu yaklaşıma katılmıyor. Cattelan, “Benim için Komedyen bir şaka değil; samimi bir yorum ve neye değer verdiğimizin bir yansıması. Sanat fuarlarında hız ve ticaret hüküm sürer. Diğerlerinin resimlerini sattığı gibi ben de muz satabilirim. Sistem içinde ama kendi kurallarımla oynayabilirim” diyor. Yani kendisinin bir uzantısı aslında o muz. Sisteme meydan okuyuşu. Muza servet ödeyebilen zenginlerle muza erişemeyen yoksullar arasındaki gelir eşitsizliğine bir eleştirisi aynı zamanda. Komedyen, derin eleştirel düşünce ile yıkıcı zekanın tam ortasında duruyor. Tek bir hareketiyle sanat dünyasının temellerini sarsan Cattelan, sanatın doğasına ilişkin algının yeniden şekillenmesini sağlıyor. Sanatı ana akım popüler kültürün tam merkezine taşıyarak yapıyor bunu. Zira Instagram çağında sanat eserlerinin değeri, ‘etkileşim gücü’yle ölçülüyor. O eserle fotoğraf çektirmek istemek, o fotoğrafı paylaşmak, o fotoğraftan para kazanmak, eserin değerlenmesini sağlıyor. Muzla, yani eserle selfie çektirenler de o eserin bir parçası haline geliyor.
Genco Gülan’ın Artemis’i yorumladığı heykelin dışı kakao kaplama. Esere yaklaştıkça burnunuza çikolata kokusu geliyor! Contemporary İstanbul’da Esra Gülmen’in İstanbul’a karşı konumlandırılmış, aynalı Ne Seninle, Ne Sensiz (Neither With Nor Without You) eseriyle.
SANAT BİR OYUN MUDUR?
Maurizio Cattelan’ın muzunu hatırlamak, bu hafta katıldığım Contemporary İstanbul sanat fuarına bakışımı da tazelememi sağladı. Bu fuarın asıl amacı aslında İstanbul’daki sanat piyasasının bir fotoğrafını çekmek. Ama biz ziyaretçiler de eserlerle verdiğimiz pozlarla o eserlerin görünür hale gelmesini sağlıyor, değerlerini artırıyoruz. Çağdaş sanatçıların başvurduğu ‘oyun’ teması, bu fuarda da belirleyici bir unsur o nedenle. Akbank ana partnerliğinde gerçekleşen fuarın 19’uncu edisyonundaki ‘Oyun Oyunu Bozar’ sergisi sanat ve oyun arasındaki ince bağı sorguluyor. Mehmet Ali Uysal’ın ‘Batık’ eseri ile Genco Gülan’ın ‘Ayın Karanlık Yüzü’ eserinden oluşan sergi, gerçeklikle bozulan ve yeniden kurulan algı arasında oynanan oyunun uzantısı oluyor.
DİYET PİYASASININ SONU GELDİ
Diyabetliler için üretilen ancak günümüzde zayıflamak, zayıf kalmak isteyenlerin vazgeçilmezi olan iğneler, bir piyasayı bitirmek üzere. Diyet piyasasını. Hayat boyu zayıflamak veya form tutmak için tatsız tuzsuz çorbalar, detoks suları içenler, bundan sonra o tür bir ‘sefalete’ asla dönmek istemediklerini söylüyor. Bu konunun ciddiyetini fark eden dünyaca ünlü diyet şirketleri, aksiyon almaya başladı. ABD merkezli küresel zayıflama ve fitness hizmetleri sunan Weight Watchers (WW) şirketi, yapısal bir değişikliğe gidiyor. Zayıflama iğnesi muadilini kendi bünyesinde satacağını duyurdu. 50 yılı aşkın süredir sağlıklı ve kontrollü beslenme hizmeti veren ve kilo kaybı üzerine inşa edilmiş bir şirket açısından çok şaşırtıcı ve zeki bir hamle. Dünya çapında yaklaşık 250 milyar dolar değerindeki geleneksel diyet endüstrisinin ne kadar panikte olduğunun da bir göstergesi. Diyet kültürünün insanlar üzerinde yarattığı baskıdan doğan bir ticari yapının çöküşüne şahitlik ediyoruz aslında. WW’nin eski CEO’su da kilo vermek için en çok gereken şeyin ‘irade gücü’ olduğunu söyleyince kariyerini bitirmişti. İğnelerin gücü karşısında “Bu ilaçlar gösterdi ki bilim, obezite ile yaşamanın kronik bir durum olduğunu söyleyecek şekilde gelişti” dedi. Ama neye yarar, istifasını sunmak zorunda kalmıştı.