Rükzan SağırÇağın ikilemi: Sahtekar olduğun kadar güvenilirsin!
HABERİ PAYLAŞ

Çağın ikilemi: Sahtekar olduğun kadar güvenilirsin!

Sahtekar sendromunu, küresel adıyla ‘imposter sendromu’nu duymuş olanlarınız vardır. Bu sendrom insanın kendi kendine ve topluma rol kesmesinden, başarılarını sahtekarlıkla elde ettiklerine inanmalarından ve bu yüzden kendilerini sahtekar hissetmelerinden kaynaklanıyor. Modern insan rahatsızlığı. Çünkü feodal toplumda böyle bir sendrom olmasına imkan yoktu. Zira herkes bir rolün içine doğuyordu. Sınıfsal yapı bozuldukça bu sendrom bir salgına dönüşmeye başladı. Kimse artık ömür boyu tek bir kimliğe hapsolmuyor. Somut ürünler yaratmaktan çok izlenim yaratmanın peşinde hayatlar sürüyoruz. Başarının standart bir şekilde ölçülebilir olduğu roller azalıyor. Yani bir usta marangozla çırak marangozu ayırt etmekteki kriterler kadar kolay değil bugün başarıyı tanımlamak. Örneğin TikTok’ta milyonlarca erişime ulaşmak kimine göre başarı kimine göre şaklabanlık.

Haberin Devamı

Çağın ikilemi: Sahtekar olduğun kadar güvenilirsin

HER AN YAKALANMA KORKUSU

Teknoloji de bizleri izlenim yarışında zorlayıcı bir etken oluyor. Kendimize çevrimiçi bir benlik yaratıp onu oynayabiliyoruz. Günlük hayatta da durum farklı değil. Bir işte uzmanlaştıkça sahtekarlık hissi artıyor. Yani kusurları gizleme stratejilerimizde daha da ustalaşmış oluyoruz. Bugün, başarı, diğer herkesi başarılı olduğumuza ikna etmekle ilgili. Başkalarının fikirlerinin kendi benlik algınızdan daha önemli olmasıyla ilgili... Sahtekarlığın sendrom olma nedeni ise ‘her an yakalanacakmış’ hissi yaratması. Sahtekarlık sendromu her ne kadar olumsuz tınlasa da bugünün insanı için bir ihtiyaç. Ve sosyal kabul nedeni! Çünkü sahtekarlık sendromu olmayanlar daha az güvenilir bulunuyor. İnsanların yeterli öz farkındalığa ve yaptıklarını sürekli sorgulayacak öz şüpheye sahip olması bekleniyor. Daha ilginci sahtekarlık artık öğrenilebilen bir şey aslında! Çoğu yaşam koçları, profesyonel koçlar, mentorların yaptığı bu. Olmayan özgüveninizi varmış gibi göstermek. Uyanış çağının önemli bir parçasının sahtekarlık olması ne tezat, değil mi?

Çağın ikilemi: Sahtekar olduğun kadar güvenilirsin

İSTANBUL VE ROMA’NIN ORTAK DNA’SI

Nişantaşı’ndaki Taş Konak’ta yer alan Kalyon Kültür’ü, İstanbul’un dünyaya bakan bir penceresi olarak görüyorum. Her sergileri İstanbul’un uluslararası bir sanat merkezi olduğuna vurgu yapıyor. Bunu yaparken kendi köklerimizden, medeniyetimizden bağlantıların korunması çok değerli. İşte son sergileri olan ‘Zamanın Ardında İstanbul-Roma’ da böyle bir çalışmanın örneği. Sanata, ayrımcılığa karşı ve kucaklayıcı yaklaşımıyla katkı sağlayan Kalyon Holding Sosyal ve Kültürel İşler Komitesi Başkanı Reyhan Kalyoncu’nun zarif davetiyle, sanatçı Kenan Işık’ın sergisiyle tanışma fırsatı buldum.

Haberin Devamı

Çağın ikilemi: Sahtekar olduğun kadar güvenilirsin

Tuvale yansıyan resimlerinin yanı sıra kabartma ve çini uygulamalardan oluşan 42 eser bulunuyor. Aslı Bora’nın küratörlüğünü başarıyla yaptığı sergi, İstanbul ve Roma’nın ortak DNA’sının izini sürüyor. Sergi, Roma ve İstanbul’un aynı kaynaktan doğduğuna, İstanbul’un Roma ile olan tarihsel bağlantısına şahitlik etmemizi istiyor. Bizleri zamanda bir yolculuğa çıkarıyor. Örneğin Bora, kürasyon yaparken büyük salonda İstanbul Boğazı ve Roma’nın Tiber Nehri’ne atıfta bulunmuş. Buradaki aynalı masa ve şeffaf çerçeve, her iki kentin su ile ilişkisini ve ruhunu anlatıyor. Kırmızı oda hem sevginin hem savaşın rengini temsil ediyor. Haçlı seferleriyle ilgili resim ve İstanbul’a olan sevgiyi anlatan ‘İlmek İlmek İstanbul’ adlı, ipekle işlenen tablo bu odada. Bu oda iki kentteki dualiteyi temsil ediyor. Geçmişle geleceği, kültürle estetiği, tarihle sanatı bir araya getiren bu görsel şöleni mutlaka deneyimlemenizi öneririm.

Haberin Devamı

Çağın ikilemi: Sahtekar olduğun kadar güvenilirsin

SAÇI YANA AYIRMA GERİ DÖNDÜ

2000’ler modasına dair ne varsa bir bir yeniden yükselişte. Bu yılki Emmy, Altın Küre gibi büyük ödül törenleri ve son olarak Cannes Film Festivali’ne katılan yıldızlar, saçlarını yana ayırdıkları modelleri tercih etti. Kuaförler bu modelin her yüz tipine uygun olduğunu, şık ve seksi bir görüntü yarattığını söylüyor. Ancak ortaokuldaki halimiz gibi görünmemek için saça hafif bir dalga etkisi vermek veya fiyonk, klips gibi aksesuarlarla desteklemeyi öneriyorlar. Ayrıca saçın hacmini korumak için hep aynı tarafa yatırmamak da bir başka püf noktası. Yargılanmadan, özgürce saçlarımızı ayırma modası hayırlı olsun.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder