Rükzan SağırDinliyoruz ama yargılamıyoruz

HABERİ PAYLAŞ

Dinliyoruz ama yargılamıyoruz

Global pazarlama danışmanlık şirketleri 2025’i mizah yılı ilan etti. Belki görenleriniz vardır. İzlenmesi 1 MİLYARI geçmiş bir video dolaşımda bugünlerde.

Dinliyoruz ama yargılamıyoruz

Spor fenomeni Ashton Hall bir günlük rutinini anlatıyor. Sabah 03.52’de uyanıyor ve günlük hayata meydan okuyan alışkanlıklarını sergiliyor. Bunlar arasında en ilginci gün içinde kafasını birkaç kez içi buz dolu kaynak suyu kovasına sokup gün arasında tuhaf bir şekilde muz yemesi. İçeriklerine bakınca hep aynı Saratoga şişesiyle gezdiğini görüyorsunuz. Bahse konu videosu dünyayı kırdı geçirdi. Büyük şamata koptu. Bu sırada su markası Saratoga uçuşa geçti. Video, markaya 1.8 milyon dolarlık ücretsiz görünürlük kazandırdı. Bir sporcunun hayatının çok içinden görünen bir içerik, milyonlarca mizah içeriğine konu oldu, başka markalar buzlu kova ve muz görselleriyle afişler çıkmaya başladı. Bu video artık kültürel bir şaka. İşte raporlar da bunu söylüyordu: 2025’te içerikler mesaj kaygısı taşımak zorunda değil, bağ kurmak zorunda da değil ama eğlenceli olmak zorunda. Çünkü yeni nesil, mizahı bir varoluş biçimi olarak kullanıyor. Hayatın olağan akışındaki her şey bir inside joke (kendi aralarındaki espri) adayı.

Haberin Devamı

Dinliyoruz ama yargılamıyoruz

MİZAH AŞKINA

Bu duruş, ‘for the sake of fun’ terimiyle tanımlanıyor. Yani ‘mizah aşkına.’ Gençler, hayatın kaosunu espriyle filtreliyor. Duygularını dramatize etmek yerine replik paylaşıyorlar. Komedi kulüpleri furyası, absürt komedi dizileri, her gün artan stand-up yıldızları, işte bu ihtiyaca yönelik. Bugün Türkiye’de günlük hayatta bir gençle aynı dili kullanmak için “Sevgili Musa” veya “Senin kocanın evi yok ki” gibi kameralar önünde ama hayatın olağan akışı içinde sarf edilmiş ifadelere aşina olmanız gerek. Herhangi bir şey için “Ben böyle seviyorum” deyince “Ben çorap kadınıyım. Sen seversin sevmezsin, beni ilgilendirmez” karşılığı almaya, bir şeyin anlaşılmadığını veya gereksiz olduğunu düşününce “Ne anladın Yurdagül?” sorusuna, ihtimallerden bahsederken “Cemil olabilir mi, Cemil?” sorusuna, “Şş” dendiğinde “Şşş sessizlik, bugün en mutlu günüm!” karşılığı almaya, riskli bir şey anlatmak isteyince “Dinliyoruz ama yargılamıyoruz” ifadesine, sınır çizmek isteyince “Lütfen efendim açar mısınız kapıyı?” sorusuna veya ilgisini çekmeyen bir şey için “Ben kutlamıyorum” yanıtı almaya hazır olmanız gerek. Çağın dili bu: Biraz replik, biraz şaka, biraz hikaye, biraz panik. Ciddi olmadan da derin olabilmenin dili. Yeni ‘dayanç kulvarları’ kurmanın dili.

Haberin Devamı

Dinliyoruz ama yargılamıyoruz

FİLİSTİN’İ DESTEKLEYEN PAMUK PRENSES’İ YİYORLAR!

Rachel Zegler, gencecik, 23 yaşında bir aktris. Disney’in Pamuk Prenses filminde başrol oynadı. Ama adı üstünde beyaz tenli bir prensesi melez bir aktrisin canlandırması tartışılır hale geldi. Film bir şekilde vizyona girdi. Rachel, 2021’den bu yana açıktan Filistin’e desteğini ilan etmiş bir aktris. İşte filmin tanıtım sürecinde bu desteği yeniden gündeme getirildi. Çünkü filmde kötü kalpli Kraliçe’yi oynayan İsrailli aktris Gal Gadot’tu! Disney, zaten halihazırda kapsayıcılık politikaları nedeniyle Trump’ın antipatisini çekmişti. Üzerine bir de Filistin’i destekleyen bir masal prensesi hikayesi, ‘cezasız’ kalmayacaktı. Gişe başarısızlığı haberleri servis edilip duruyor. Trump yönetimi, öğrencileri Filistin’e destek veren Columbia Üniversitesi’ni bütçe keserek cezalandırıyor. Makale yazan Tufts Üniversitesi’ndeki Türk doktora öğrencisi Rümeysa Öztürk’ü kaçırır gibi gözaltına aldırarak dünyaya gözdağı veriyor. Filistin’i desteklemek artık ifade özgürlüğü olmaktan çıktı, kriminalize ediliyor. Sanki Amerika, İsrail’in işgaline uğramış gibi davranıyor... Sadede gelecek olursak... Bence de Rachel’in bu role seçilmesi fiziksel özellikler bakımından doğru değildi. Ama Rachel bir masalın kahramanı olmadıysa bile zulüme karşı dik duruşun kahramanı oldu. Küresel siyasetin kutuplaştırıcı dili, masallara da sızdı. Bu yapım artık bir film değil, bir çağın aynası.

Haberin Devamı

Dinliyoruz ama yargılamıyoruz

KOZA YARIŞMASI BAŞLIYOR

KOZA Genç Moda Tasarımcıları Yarışması, bu yıl 33. kez genç yeteneklere kapılarını açıyor. Bugüne kadar Bahar Korçan, Hakan Yıldırım, Zeynep Tosun, Özgür Masur, Özlem Kaya gibi birçok ismi moda sahnesine taşıyan KOZA, kültürel hafızayla tasarımı buluşturuyor. Başvurular 16 Mayıs 2025’te sona eriyor. Birincilik ödülü: 200 bin TL, yurt dışı eğitim ve bir yıllık İngilizce dil programı. İlk 10’a giren finalistlerse atölye ve koleksiyon desteğinden uluslararası fuar ziyaretlerine kadar pek çok imkânla buluşuyor. Ama İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) tarafından düzenlenen KOZA’nın asıl gücü yalnızca ödüller değil. Anadolu’nun desenini, sokakların ruhunu, yerelin kodlarını modaya tercüme eden bir platform olması. Geçen yılki yarışma finalistlerinden Sude Keskin, Lamia Duran ve Selçuk Durdu’nun koleksiyonları halen hafızamda! Bu gençler bir harika…

Sıradaki haber yükleniyor...
holder