İngiltere’nin başkenti Londra’da veganlar Harrods mağazasına girip ne kadar süt varsa hepsini yere döktüler. ‘Yokoluş İsyancıları’ olarak bilinen örgütün üyeleri, süt ürünleri endüstrisine karşı. Hayvancılığın gezegene zarar verdiğine ve yok oluşu hızlandırdığına inanıyorlar. Hükümetin bitkisel bazlı beslenme endüstrisini desteklemesini istiyorlar. Bunun için de bilimsel makalaleri kullanıyorlar. Süt ve süt ürünleri endüstrisinin dünyadaki değerinin 830 milyar dolar olduğunu, 2026’ya kadar da 1.1 trilyon dolar olacağını bilince, bu kadar büyük bir yapıya karşı seslerini ancak böyle gerilla stratejisi ile duyurma istekleri anlaşılabiliyor. Petrol kullanımına karşı da sık sık kendilerini pazartesi sabahları en işlek olan ana caddelerin yerine ‘yapıştırıyor’ veya benzin istasyonlarına zincirliyorlar.
YEMEK OTORİTELERİ
Onlar kendilerini beslenme ve çevre bilimcileri olarak tanımlıyor. Ama yaptıkları şey ‘ekolojik kabadayılık’. Benzeri bir isyan hareketi ABD’de de var. Kendilerini ‘yemek otoritesi’ ilan eden bir grup belediyelere baskı yapıyor. Başarılı da oluyorlar. Örneğin New York’un Manhattan bölgesinde fast-food restoranların ‘şeker’ içeriğine karşı müşterileri uyarma kuralı getirmesini sağladılar. İnsanların hamburger yerken düşündüğü son şey bile içeriğindeki şeker olamaz ama. Bu uyarıyı getirttiler. Dahası New York çapında bin restoranda kaz ciğeri satışı ve tüketiminin yasaklanmasını istediler. Bu uygulama kabul edilmişti ama itirazlar sonucu askıya alındı. Amaç, kazların insanlık dışı koşullarda beslenmesi ve ciğerlerinin büyütülmesine karşı oldukları için bir farkındalık yaratmaktı.
GERÇEKLİKTEN UZAKLAR
İşin diğer tarafında da bu işten hayatını kazanan 400 çiftlikte çalışanlar var. Bu uygulama tamamının da işsiz kalması anlamına gelecek. Bunun bir sonraki aşamasında tavuklar, inekler, domuzlar da gelir. Nitekim ev yemekleri tarifleriyle ünlü Epicurious sitesi, iki yıldır etli tarif vermeyi bıraktı. Istakozlar da tartışmalı yemeklerden. Maine eyaletinde ıstakoz avlanmasının da yasaklanması isteniyor. Çünkü ıstakozların avlanmasında kullanılan ağların Kuzey Atlantik’e özgü balinalara zarar verdiği söyleniyor... Çıkış noktaları iyi niyetli olsa da gerekçelendirme ve uygulamada gerçeklikten çok uzaktalar. Nedense çoğunun ‘tuzu kuru’ olması, aralarında neredeyse fakir olmaması da dikkat çekici.
TERS TEPİYOR
Ben hali vakti yerinde olmayan çevre aktivistine hiç denk gelmedim. Yani, üzülerek, bu tür radikal bir değişiklik isterken bunun istihdam boyutu, küresel sermaye boyutu yok sayılamaz. Bu endüstrilerden ekmek kazanan insanlar var. Pandemi sonrası toparlanmaya çalışan restoranlara ‘Menünden şunu kaldır’, ‘Bu uyarıyı ekle’ dayatması da ters tepiyor haliyle. Üstelik insanlar, kendilerine ‘dadılık’ yapılmasından hoşlanmaz. Kimse, tabağındaki yiyecek hakkında ahkam kesenleri kolay kolay dinlemez. Sıradan insanları kazanmanın yolu başka bir dil bulmayı gerektiriyor. Sorsanız hepsi özgürlükçüdür. Ama yaptıkları şey yasakçı zihniyetle aynı. Şu kesin: İnsanların tabağıyla arasına girmek, en yakın dostuyla arasına girmekten daha zor.
GENÇLİK MOLEKÜLÜ: RETİNOL
Retinol, ciltteki yaşlanma belirtilerini gidermede en etkili moleküllerden biri. A vitaminlerinin bir türevini oluşturuyor. Bileşenleri, yağda çözünebiliyor. Dermatologlar da artık yaşlanma karşıtı reçetelerinde saf retinole yer veriyor. İşte o cilt bariyerini güçlendiren saf retinol artık şişelenmiş olarak çok daha kolay ulaşılabilir hale geldi. Neutrogena’nın retinol, mersin bitkisi yaprağı özü ve hiyalüronik asitten oluşan Retinol Boost serisi ile tanıştım. Marka yüzü ise oyuncu Birce Akalay olmuştu. Akalay’ı yakından görünce sağlıkla ışıldayan cildine hayran kalmamak imkansız. Şimdiye kadar dünya markalarının çalışmakta geç bile kaldığı biri olduğunu düşündüm.