İngilizce ifadeler kullandığım için affınıza sığınıyorum. Zira bu kalıpların dilimizde tam bir karşılığı bulunmuyor. Süper gücün aslında nasıl bir yaşam tarzı dayatması uyguladığını da onların kavramlarıyla yaşamamızdan anlayabiliyoruz… Başlıktaki her bir kavram yeni nesil ilişki biçimlerini temsil ediyor. ‘Gibi’ dizisini izleyenlerin daha çok aşina olduğunu düşünüyorum. Ghosting, flörtleşirken birden ortadan kaybolanların yaptığı, ‘hayalete dönme’ eylemi. Gaslighting ise ilişkide manipülasyona başvuranların kullandığı bir yöntem. “Fazla hassassın”, “Çok tepki veriyorsun”, “Olumsuz düşünme” gibi ifadeler kullanarak sizi kendinizden şüpheye düşürüyorlar. Her ikisi de olgunlaşmamış insan davranışları. Malum, günümüz insanının erişmekte zorlandığı bir seviye; olgunlaşmak. İşte bu iki ilişki kurma biçimini bir arada benimseyenler de aramızda geziyor. Bu kişilerin kullandığı yönteme ‘ghostlighting’ deniyor. Ghostlighting yapan birini nasıl tanıyoruz?
TAMAMEN KAYBOLMUYOR
Bu kişi birden zombiye dönüşmüyor. Düzenli aralıklarla, örneğin birkaç ayda bir yeniden beliriyor. Ghostlighting’e uğradığını anlamak kolay olmuyor. Harika bir ilişkide olduğunuzu düşünüyorsunuz. Birden aşk bombasına tutuluyorsunuz. İltifatlar, hediyeler alırken bir anda kişi kayboluyor ve sonradan yine beliriyor. Kaybolduğunu kabul etmiyor. Bunu akıl karıştırmak için yapıyor. Bu kişilerin duygusal zekadan, özellikle empatiden yoksun olduklarını tahmin etmek zor değil.
‘O’NU GÖRÜNCE TANIRSINIZ
Bu tür bir davranışa maruz kaldığınızdan şüpheleniyorsanız “Hayırdır, ne oldu? Etkileşimlerimizden zevk alıyordum ama ortadan kayboldun” diyerek net sorular sorabilir ve bu sayede daha dürüst yanıtlar alabilirsiniz. Durum ortada. Bu kişilerle yol yürünmez. Size kendinizi olduğunuzdan daha az hissettirmeye çalışan her davranış sorunludur. Karnımızda kelebekler uçuşturan anların aşktan olmadığına; tam tersi travma tetiklenmesi olduğuna dair tartışmalar var. Buna ‘gut feeling’ deniyor. ‘Bağırsak hissi’; yani ‘iç ses’ anlamına geliyor. İkinci beynimiz olan bağırsaklardaki hareketlenmelerin bizi uyardığı varsayılıyor. Bu teoriye katılanlardanım. Bence, doğru insanı, ‘O’nu gördüğünüzde tanıyorsunuz ve kimyanız bozulmuyor, bedeniniz gerilmiyor; aksine rahatlıyor...
MODA VE SPOR ENDÜSTRİLERİNİN EN BÜYÜK ANLAŞMASI YAPILDI
Lüks markalar zinciri LVMH, 2024 Paris Olimpiyatları’nın sponsoru oluyor. Yani, bünyesindeki Louis Vuitton ve Dior moda evleri, madalyaları birlikte tasarlayacak. Bünyesindeki güzellik ve bakım zinciri Sephora da Olimpiyat meşalesi rölesine sponsor olacak. 150 milyon Euro’luk bir bütçeden bahsediliyor. İki büyük endüstrinin; spor ve lüks modanın en büyük işbirliği yaşanıyor. Defilelere sığamayan moda evleri, stadyumları, parkurları, kortları podyumuna çeviriyor. Müzik endüstrisinde bu birlikteliğe Beyonce, Taylor Swift gibi yıldızlar ön ayak oluyor. Moda evlerinin tasarımlarını milyonlarca izleyiciye sergileyerek tanıtıyorlar. 400 milyar dolardan fazla pazar değerine sahip LVMH’nin dünyanın en zengini olan CEO’su Bernard Arnault’nun Olimpiyatlar sonrası servetini kaça katlayacağını merak ediyorum.
ASALIM BAYRAKLARI
İtalyan moda devi Valentino’nun pazarlama müdürü Türk topraklarında yetişmiş olan ‘marka sihirbazı’ Yiğit Turhan oldu. Yeni pozisyonundan önce moda evinde marka stratejisi uzmanı olarak çalışan Turhan’ı tebrik ediyorum. 2018’den bu yana moda evinde çalışan Turhan’ın, markanın üzerine uzun yıllar oturan ‘yaşlı’ imajını yıkıp yeni ve genç dünya yıldızlarını ve dijital yüzleri çekmesinde büyük rolü var.