Günümüz gençlerinin ‘güzellik ve estetik’ idolleri Kylie Jenner (26), Millie Bobbie Brown (20), Billie Eilish (22), Sabrina Carpenter (25), Alix Earle (23). Bu isimlerin ortak özellikleri güzellik ve estetik teknolojisini çok erken yaşta kullanmaya başlamış olmaları.
Nitekim bugün çoğu 20’lerinde değil 40’larında görünüyor. Dudaklarını büyüttükten sonra kurduğu kozmetik markasıyla milyarder olan Kylie Jenner, görüntüsüne gelen eleştirilere artık dayanamıyor. Yapaylığını biraz azaltmak için dudaklarındaki dolguların yarısını geçen yıl erittirmiş. Çok az makyaj yapmaya başlamış. Ama yine de kötü eleştiri almaktan kurtulamadığı için isyan etti geçen gün. Anketlere göre insanların yüzde 61’i de şöhret dünyasının gerçek dışı yüksek standartlara tabi tutulduğunu kabul ediyor. Yine de insanlar ‘çarpıtılmış bir gerçeklik görüntüsü’ satan bu isimlere özenmeden duramıyor. Yine anketlere göre insanların yüzde 71’i ünlülerin yaptırdıkları estetik işlemleri açıklama sorumluluğu olduğuna inanıyor. Bu bilgileri, ünlüler üzerindeki toplum ve medya beklentisini vurgulamak için verdim.
MAKYAJ YAPMIŞ ÇOCUK GİBİ
Gençlere imaj satışı konusunda toplum yöneticileri kadar medyanın, yani bizlerin de büyük bir sorumluluğu var çünkü. Halen konunun neresinde durmamız gerektiğine dair bir fikir birliğimiz yok. Teknoloji ve imkanlar müsaitken her şeyi yaptırmak çağdaşlık sayılır mı? Öyleyse bile sonucu pek parlak değil, en azından şimdilik. Çünkü yukarıda saydığım ünlüler, satılan güzellik imajına öncülük etmek isterken gençliklerinden oldu. Bakışları, daha büyük yaştaki insanlara benziyor. Bunun nedenini öğrendim. Dermal dolgu maddeleri esasen yaşlanan yüzlerdeki hacim kaybını telafi etmek ve görüntüyü korumak için üretilmiş. Genç insanlarda dudağı, elmacık kemiğini, çeneyi büyütme veya orijinal özellikleri değiştirmek için kullanıldıklarında, doğal görüntü bozuluyor. Dolgu maddesi olan hyaluronik asit içine su çekiyor ve yüze koyduğunuzdan daha fazla genişliyor. Böylece o bölgeler büyüyor. Bu da yüze ek hacim kazandırıyor. Ama aynı zamanda lenfatik drenajı da engelleyebiliyor ve bu özellikle göz çevresinde görülüyor. Gözümüz bunu daha yaşlı görünmek olarak yorumluyor, tıpkı küçük çocuklarda ağır makyaj görmek gibi uygunsuz ve yersiz bir sonuç çıkıyor. Estetik dünyasının yaşa göre farklı maddeler ve teknikler geliştirmesi elzem görünüyor.
YAPAY ZEKA ÜRÜNÜ SEVGİLİYLE KADINLAR NE YAPMAK İSTİYOR?
Çin’de kadınlar arasında yapay zeka ürünü bir sevgiliyle çıkmak aşırı moda! Bu gelişmeyi geçen hafta POSTA arka kapakta manşete taşımıştım. Yapay zekalı sevgili, ChatGPT üzerinden ‘siparişle’ oluşturuluyor. Kadınlar sevgiliden beklentilerine dair talimatları belirliyor. Bu sayede elde ettikleri sohbet botuyla romantik bir iletişim başlatıyorlar. Kadınlar kendilerine beyaz atlı prenslerini ısmarlıyor yani. Gerçekte böyle biri olmasa da sohbet sayesinde iyi hissettiklerini söylüyorlar. Peki sizce her kadın farklı bir sevgili mi oluşturuyor? Hayır. Çoğunun verdiği talimatlar aynı. Başarılı, nazik, duygusal destek sağlayan, her zaman söylenecek doğru şeyi bilen ve 7/24 erişilebilir olan bir sevgili oluşturuyorlar. Bu özellikler aslında dümdüz, ‘sek erkek’ nitelikleri. Ama günümüzde erkekler, erkekliklerini unutmaya başladığından, irade sınavından sürekli kalarak Stoacılığı unuttuklarından kadınlar onlara ‘öz’lerini hatırlatma derdine düştü. Bu yapay zekalı sevgili modası, bir anlamda kadınların ‘imdat’ çığlığı.
KUAFÖRDEN ÇALIŞMA DÖNEMİ
Uzaktan çalışma ve hibrit çalışma kültürü, kuaförlerde de yapısal değişikliklere yol açmaya başladı. İngiltere, Avustralya ve ABD’deki birçok kuaför, dizüstü bilgisayar için uygun alan, daha iyi çeken kablosuz ağ gibi altyapısal yeniliklere gitti. Çünkü gün içinde çalışırken bir yandan da saçını yaptırmaya, kestirmeye, boyatmaya, bakıma gelen müşterilerin sayısında artış var. Bazı çalışanlar, kuafördeyken görüntülü bağlantıyla toplantılara bile katılıyor. Ek USB bağlantı noktaları ve priz sayısını artıran, ayna önü masasına bilgisayar tepsisi monte ettiren salonlar her geçen gün çoğalıyor. Kuaför sahipleri, bu salonların amacının müşterilerin rahat ve iyi hissetmesi olduğunu, bunun için de onların ihtiyaçlarına uyum sağlamanın işin bir parçası olduğunu söylüyor. Öte yandan artık neredeyse her dört kişiden biri yurt dışından çalışmalarına bile izin verilmesi gerektiğine inanıyor. İşler yetiştiği, yolunda gittiği sürece çalışanın nerede olduğunun önemsiz olduğu bir çağdayız. Üstelik pek çok beyaz yakalı meslekte uzaktan, yani hayatın içinde kalarak çalışmanın verimliliği olumlu yönde artırdığı da kanıtl