Giriş
Victoria’s Secret (VS) sadece bir iç giyim markası değil. Popüler kültürün önemli bir temsilcisi. 1995’te başlayan yıllık şovlarıyla dünyada ‘gösterişli kadınlık, incelik ve kapris’ rüzgarı estirdi.
İlk şovdan üç yıl sonra model Tyra Banks’i melek kanatları takarak podyuma çıkardı. Bu podyum şovunu eski pazarlama müdürü Ed Razek, bir tür ‘fantezi’ olarak tanımlamıştı. 1996’da model Claudia Schiffer’ın oynadığı reklamlarla başlatılan 100 karat elmasla süslü 1 milyon dolarlık fantezi sütyen de markanın bir sembolü oldu. Her yıl farklı bir fantezi sütyen ve onu tanıtan model çıkmaya başladı. 2010’lardan sonra marka ve şovu ciddi bir saldırıya uğradı. Marka, kapsayıcı olmamakla, kadın düşmanı olmakla, kadınları tek tipleştirmekle, zayıf kalmak için sağlıksız beslenmeye özendirmekle, modellere yaklaşımda profesyonelliğe aykırı davranmakla suçlandı. (Oysa herhangi bir VS mağazasına girince her ölçüden kadınla karşılaşırsınız, iç giyim kadınların ‘en özgür ve seksi’ hissettiği moda alanıdır çünkü...)
Paloma Elsesser
BİR PARMAK BAL
‘Melek kanatları’yla podyuma çıkan VS modellerinin kusursuz bedenlerini ulaşılmaz bulanlar, bir süre sonra onları nefret sembolüne dönüştürdü... ‘Woke’ (uyanış) ve ‘cancel’ (iptal) denilen kültürel ve politik trendlerle başa çıkamayan marka, şovlarını 2018’de rafa kaldırdı. Fit olmayan kadınların başı çektiği ‘beden olumlama’ hareketi nedeniyle dönüşüm geçirmeye karar verdi. Kapsayıcı olmak adına (!) işe trans model Valentina Sampaio’yu, büyük beden modeller Paloma Elsesser’i, Devyn Garcia ve Ali Tate-Cutler’ı aldı. Oysa onları almak pek de kapsayıcılık sayılmazdı. Çünkü Valentina Sampaio da ilk bakışta transa benzemiyor. Bazı VS kadınlarının bir versiyonu gibi. Büyük beden modeller de obezleri temsil etmiyor. Onlar da belirli estetik ölçülerde ve kıvrımlarda. Yani VS, sesi çok çıkan ‘azınlıkların’ ağzına birer parmak bal çalarak bu mevzuyu biraz ‘ağır’ hasarla kapattı. Ve önceki gece şovuyla büyük bir dönüş yaptı.
Cher
HİPER DİŞİLİĞİN YÜKSELİŞİ
VS’a yönelik eleştirileri POSTA arka kapağında sayısız kez işledik. Bu süreci editör kimliğimle altı yıldır yakından takip etmeme dayanarak bu dönüşle ilgili tespitlerimi paylaşmak istiyorum:
* Kapsayıcılık yaklaşımı, markanın güzellik kültürüyle pek bağdaşmadı. Satışlar çakıldı. Zaten markanın geçmişteki duruşu, dünyanın o dönemdeki kültürel değerleriyle örtüşüyordu. Eleştirilerin tamamı haksız olmasa da yargılamalar orantısız oldu.
* Beden olumlamanın da sağlıksız ölçülerde kalmayı normalleştirdiği için tehlikeli olduğu fark edildi. Bu hareketin popülaritesi azaldı.
* Zayıflama iğnelerinin de oyuna girişiyle beden olumlamacılar dahil birçok ünlü teker teker zayıflamaya başladı. Geçen yıl doğuran Adriana Lima birkaç ayda eskisinden daha formda oldu. Zayıflık ve sıfır beden olmak her zamankinden daha ulaşılır hale geldi ve hiper dişilik yeniden yükselişe geçti.
* VS, dünyaya yine ‘fantezi’ satıyor. Ama artık başka bir ölçekte. Çünkü bugün herkes ‘çok güzel.’ Çıplaklık da her zamankinden çok erişilebilir.
* VS bu kez dünyaya hiper dişilik fantezisi, lüks tüketim ve ulaşılmaz gençleşme standartlarını satıyor. Podyuma 40’larındaki Adriana Lima’nın, Alessandra Ambrosio’nun, 50’lerindeki Carla Bruni, Kate Moss ve Tyra Banks’in çıkması, 30’larının sonlarındaki eski meleklerin çıkması, 78’inde taş gibi olan Cher’in sahne alması, bu ulaşılmaz standartlar paketine dahil. Yaşlanma karşıtı teknolojiyle ‘güzelliği zamanda dondurma’ fantezisini satıyor...
GASTRONOMİDE YENİ TREND
İskoçya’da ‘kral gibi yemek’ menüleri modası başlıyor. Kral Charles’ın İskoçya’da kaldığında akşam yemeklerini yediği Dumfries House’da özel bir yemek deneyimi başlatılıyormuş. 18’inci yüzyıldan kalma bir ziyafet deneyimi yaşama şansı sunulacak. Bu deneyim, 1700’lere özgü ve geleneksel bir uşak tarafından mum ışığında servis edilen üç çeşit yemekten oluşan bir menüyü kapsıyor. Yemekler orijinal tarifine uygun hazırlanacak. Kişi başı da 375 Sterlin’miş. Tarihi mekanlarımız ve yemeklerimizi biz de böyle deneyimlerle değerlendirebiliriz. Padişah ve sultanlar gibi yemek, Göbeklitepe’deki, Çatalhöyük’teki ilk yerleşik insanlar gibi yemek deneyimi benim hoşuma giderdi.
