Giriş
Dünya Limit Aşım Günü, bu yıl 28 Temmuz olarak belirlendi. Yani dünyanın bize sunduğu bir yıllık doğal kaynakları tükettiğimiz günün tarihi. Bu yılın kalan beş ayında kaynaklardan borçlanarak yaşayacağımız anlamına geliyor. Geçen yıl bu tarih 29 Temmuz’du. 2020’de 22 Ağustos’tu. 1987’de 23 Ekim’di…
Her geçen yıl tarih daha da öne geliyor. Peki bu kaynak kullanımından hepimiz sorumlu muyuz? Kaynakları eşit tüketmediğimiz doğru. Ama bu yine de sorumluluk paydaşlığına engel değil. Zengin, endüstrileşmiş ülkeler limit aşım gününü dar gelirli ülkelere göre daha çok öne çekiyor.
15 Haziran itibarıyla tam 64 ülke kaynak tüketiminde limiti aştı. Eğer tüm dünya Katar’da olduğu gibi yaşasa, limit aşım günümüz 10 Şubat olacaktı. Kaynak savurganlığında onu, Lüksemburg, Cook Adaları, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, ABD, Kanada, Estonya ve Kuveyt izliyor.
SADECE 50 ÜLKE MASUM
Hesaplamalara göre herkes ABD’li gibi yaşarsa, kaynakların yetmesi için tam beş dünya gerekiyor. Danimarkalı gibi yaşarsa 4.3 adet dünya, Güney Koreli gibi yaşarsa 3.8 dünya... Alman gibi yaşamak için 2.9, İngiliz gibi yaşamak için 2.6 dünya lazım.
Herkes dünyanın en kalabalık ülkesi Çin’deki gibi yaşarsa 2.3, en kalabalık yedinci ülke Brezilya’daki gibi yaşamak için 1.8 ve en kalabalık dördüncü ülke Endonezya’daki gibi yaşamak için 1.1 tane dünyaya ihtiyacımız var. Hindistan bir yılda dünyadaki kaynakların yüzde 70’ine denk gelen bir tüketim yapıyor.
209 ülke ve topluluğun yaşadığı gezegenimizde sadece 50 ülke ve bölge limit aşmıyor... Her geçen gün hammadde ve temel ihtiyaçlara erişmenin zorlaştığı dünyanın içinde olduğu tehlike tam da bu. Kaynak çatışması. Dünya hiç bu kadar zengin ama gelir ve kaynak dağılımı bu kadar bozuk olmamıştı…
HİÇ UTANMANIZ YOK MU?
İngiltere, sığınmacıları Afrika ülkesi Ruanda’ya göndermeye kalktı. Bir sığınmacının itirazı üzerine bu hafta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, onları taşıyan uçağı durdurdu. Sınır dışı kararı askıya alındı. Bunlar yaşanırken İngiliz haber sitelerinde Ruanda’yı güzelleyen haberler art arda yayına alınmaya başlandı.
Birdenbire dünyanın en eğlenceli yabani kaçış noktalarından biri olduğu, tırmanışçılar için heyecan verici güzergahları bulunduğu, gorillerle dolu bir ulusal parkı olduğunu anlatan haberler önüme düştü. Kendine has doğal güzellikleri olan bir ülke olduğu kesin. Yalnız tek derdi hayatta kalmak ve insan gibi yaşamak olan sığınmacılar, bunları okuyunca eminim Ruanda için çok heyecanlanmıştır...
RIO AYAĞIMIZA GELDİ!
Aydın’ın turizm cenneti Kuşadası’nda ilk kez düzenlenen ‘Hayat Sokakta Festivali’ dünya karnavallarını aratmadı. 21 ülkeden gelen ziyaretçileri ağırlayan üç günlük festivalde birçok farklı kültürün sokak sanatları, kostümleri buluştu. Açılış Korteji’nde yapılan renkli şovlar, Rio Karnavalı geçit töreninden bir kesit gibiydi.
Kolombiyalı dansçıların performansı izleyenleri Latin Amerika’da gibi hissettirdi. Kuşadası sokaklarında ise gündüz kabak çiçeği dolması, Ege otlu mücver, iç bakla, keşkek ve bolama, incir uyutması gibi yerel lezzetler ve tadım atölyeleri, gece de konserler vardı. Ayhan Sicimoğlu’nun festivale verdiği destek ile halkın ilgisi yoğundu.
Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel, “Bu Ege mutfağını ön plana çıkaran bir gastronomi etkinliği olduğu gibi sokak müzisyenlerinin içinde yer aldığı, üniversitemiz ve aşçılar derneğinin de katılımıyla akademik yönü olan bir festival. Sokak, zengin-fakir demeden herkesi eşitleyen bir yer. Onun için sloganımız ‘Hayat sokakta’” dedi.
