Obezite, aşırı kilo, insanlığın en ciddi sorunlarından biri. Üstelik her geçen gün obez insanların sayısı artıyor. Eskiden aşırı kilolulara yapılan ayrımcılık, bugün sayıları artmış olsa bile azalmadı, biliyor muydunuz? Tüm o beden olumlama hareketleri, boşa. Peki, neden dünyada özellikle kadınlar için ince bir beden baskısı hakim? Bunun en iyi yanıtı, ekonomik verilerde yatıyor. Birazdan söyleyeceğim verilere bakarak bilhassa, iş dünyasında yer alan bir kadın için en mantıklı hareketlerden biri, ince olmak için mümkün olduğunca çok çaba göstermesi oluyor. Öncelikle, sayısız çalışmaya göre aşırı kilolu veya obez kadınlar, daha zayıf akranlarından daha az ücret alıyor. Erkeklerde, cüsseye göre ücret farkı çok az. ABD, İngiltere, Kanada ve Danimarka gibi gelişmiş ülkelerde durum böyle. Oralarda kilolu kadınların maaşları daha düşük. Kilolu olmanın, bir kadına, gelirinin yüzde 10’una mal olduğunu söyleyebiliyoruz!
ZENGİNLİK GÖSTERGESİ...
Sadece İsveç’te bir istisna var bu konuda. Orada obez erkekler daha az kazanırken, obez kadınlarda ücret farkı görülmüyor. Yüksek lisans derecesi sahibi bir kadının ücret primi yüzde 18 civarında. Şişman bir kadının, ortalama 30 kilo vererek, yani ‘normal’ kabul edilen kiloya gelerek kazanabileceği primin ‘sadece’ 1.8 katı. Ve ilginçtir ki aşırı kilo, sanıldığı gibi varlıklı olmakla değil yoksullukla bağdaştırılıyor. Amerika, İngiltere, Almanya gibi ülkelerde ve Güney Kore gibi zengin Asya ülkelerinde varlıklı insanlar yoksullara göre daha zayıf. Çünkü bu kişilerin kaliteli eğitime, iyi beslenmeye, spor yapmaya daha kolay erişimi olduğu, dolayısıyla daha sağlıklı olduğu varsayılıyor. İşgücündeki değerini zekaları ve eğitimleri ile ölçebilen kadınların, vücut yapılarına dikkat etmelerine gerek olmadığına dair kurgunun, şimdilik günlük hayatta bir karşılığını bulmak zor. En azından varlıklı kesimin yoksullardan daha zayıf olduğu zengin ülkelerde böyle...
KRALİYET AİLESİ’NİN GELİNLERLE İMTİHANI
Dünyanın en köklü monarşilerinden İngiltere Kraliyet Ailesi’nin 1200 yıllık itibarı, gelinleriyle yaşadığı skandallar nedeniyle hep sınanıyor. Anne Boleyn, Wallis Simpson, Lady Diana, Sarah Ferguson, Meghan Markle ve şimdi de Prenses Kate... Diğer gelinler aile tarafından bir şekilde ‘şeytanlaştırılsa da’ Kate, ailenin modern zamanlardaki tutkalı olarak görülüyordu. Hastalığı sonrası istirahate çekilip ortadan kaybolması, ailenin itibarını ummadıkları şekilde sarstı. Kate, Paskalya Bayramı’nda döneceğini söylemişti ama nafile... İnternette hakkında o kadar çok komplo teorisi üretildi ki ‘İyiyim’ mesajı vermek için fotoğraf paylaştı. Fotoğrafın fotoşop çıkması ailenin güvenilirliğine büyük darbe vurdu.
TIKLANMA ESNAFI
Şimdi de Nisan 2023’te yayınlanan ve (2022’de ölen) merhum Kraliçe Elizabeth’i 10 torunuyla birlikte gösteren fotoğrafla da oynandığı ortaya çıktı. Kraliyet’in son yıllarda yayınladığı tüm fotoğrafları ajanslar tek tek incelemeye aldı... Aile, fotoğrafları neden manipüle ettiğini açıklamaya zorlanıyor. Lady Diana’nın ölümünde de ailenin parmağı olduğu iddiası hatırlatılıp Kate’in başına bir şey getirildiği teorisi yayılıyor. Açıkçası Kate, şu an bu ailenin elindeki en önemli cevher. Monarşinin ‘kurtarıcısı’ olarak görülüyor. Ona, tüm diğer üyelere olduğundan daha iyi bakılıyor olsa gerek. Hiçbir şey kesin değilse bile, internetteki bu yaygarada içeriklerden ‘tık’lanma başına para alan dijital esnafın parmağı olduğu kesin.
BENİ ALGORİTMA KADAR TANISAN YETER...
Zaman zaman Pinterest’ten ‘Bu ilhamlar tam senlik’ başlıklı bildirimler alıyorum. Gerçekten de benim moda, bakım, seyahat, yemek, çalışma, dostluk tercihlerimi yansıtan harika kareler gösteriyor. Böyle mesajları, çok sevdiklerimizden alsak fena mı olur? Bugünün insanları, birbirini algoritmanın tanıdığı kadar ‘bile’ tanımıyor... Yani hayatınıza birini almadan önce “Bu kişi, beni Pinterest algoritmam kadar tanımaya hevesli mi?” diye bir düşünmekte fayda olabilir. Ben en yakın arkadaşımla bu tür paylaşımlarda bulunabilen nadir şanslı insanlardanım. Herkesin en temel ihtiyacının bu türden bir yakınlıkla tanınma, bilinme isteği olduğunu düşünüyorum.