Ortadoğu’da yaşanan vahşet, insanlığın dip yaptığı görüntülere sahne oluyor. Neresinden tutsanız elinizde kalan, kim daha acımasız yarışına dönen bir savaş Hamas ve İsrail arasındaki... Hamas’ın festival alanından kaçırıp çıplak cesedini kamyon kasasında gezdirdiği Alman kadın Shani Louk’un akıbeti halen belirsiz. Ailesi ölmediğine inanıyor. Ancak bu görüntüleri bile savunan çıktı, inanır mısınız! Dediler ki “Kadını Hamas soymadı, zaten ‘giyinik’ değildi. Çıplaktı.” Ee?? Kadın festivalde, gönlünce giyinmiş, eğleniyor. Giydikleri veya giymedikleri ona yapılanı haklı hale getirir mi? Bu nasıl bir bakış açısıdır, kimi aklamaktır? Dünyanın gerçek virüsü, tam olarak bu hastalıklı kafalarda.
SAVAŞ SUÇU AKLAMA YARIŞI!
O yetmedi, Filistin’de bombalanan hastane sonrası tartışma başladı. “Bu bir savaş suçu mu?” diye. Hastane vurmak savaş suçudur. Ve bu, tartışmaya açık değil. Ama bu argümanı ortaya süren Alman devlet kanalı oldu. Sözüm ona bu hastanenin vurulmasını meşru göstermeye çalışıyorlar. Bir analistin “Savaş yasaları, sivilleri her zaman ölümden korumaz” sözünü alıntılıyorlar. Askeri açıdan gereklilik varsa, okulun veya bir yerleşim konutunun bombalanabileceğini, bölgede sivil ve asker ayrımı yapmanın zor olduğunu söylüyorlar. Kafayı yemişler. Ölen bebeklerin sivil olmadığını söylemek için ruhunu satmış olmak gerek. İngiliz resmi yayıncının da İsrailliler için ‘öldürülen’, Filistinliler için ‘ölen’ ifadelerini kullanarak yaptığı yanlı haber, Batı medyasındaki çürümüşlüğün bir başka örneği olarak tarihe geçti. Okullarda ‘medya okur-yazarlığı’ dersinin müfredatlara eklenmesi büyük gerekliliğe dönüştü.
BİR HATIRLATMA
Julian Assange, 2011’de “Son 50 yılda çıkan tüm savaşlar, medya yalanlarının sonucu. Medya, devlet propagandası yapmasa bu savaşları durdurabilir. Toplumlar savaş istemiyor. Ama toplumlar savaş için kandırılıyor. Bir numaralı düşman, cehalet. Bu cehaleti kim organize ediyor?” demişti. Bir hatırlatma olmasını, okuduğunuz, izlediğiniz kaynakları dikkatli seçmenizi dilerim. Assange’ın Küba’daki Amerikan üssü Guantanamo’da esirlere yapılan muameleye dair kurallar, Kenya’daki yargısız infazlar, Afganistan ve Irak Savaşı’ndaki sivil ölümlerine dair belgeler yayınladıktan sonra hayatının kayması, hapiste olması da karşı karşıya olduğumuz birçok kötülüğü açıklayıcı oluyor...
SAVAŞI ÇOCUKLARDAN SAKLAMAYIN
Yine çıktı “Çocuklarınızı savaş gündeminden nasıl korursunuz”cular. Çocukları fanusta yetiştirmek insanlık suçu bence. Böylece dertsiz, amaçsız, kopuk, kayıp bir kuşak yetişti. Sonuçlarına hep birlikte katlanıyoruz sonra. Gerçeği saklamayın, çocukların öldürüldüğü bir dünyada yaşadığımızı onlara anlatmanın uygun bir yolunu bulun.
ÇEKTİĞİ ROKETİN VURDUĞU GAZETECİYE SAYGIYLA...
Reuters muhabiri Issam Abdallah. 37 yaşındaydı. Dünya, Hamas-İsrail çatışmasını onun kamerasından takip ediyordu. İsrail’in 13 Ekim’de Lübnan sınırına attığı füze saldırılarını görüntülerken öldü. Lübnan ordusu Abdallah’ı öldüren füzenin İsrail tarafından atıldığını söylüyor. Görgü tanığı olan meslektaşı da İsrail tarafından atılan füzeyi doğruluyor. İsrail ordusu, olayı soruşturacağını söylüyor. Abdallah’ın ölümü sonrası Reuters, sayfasında onu anan bir paylaşım yaptı.
“Tutkusu bulaşıcıydı, profesyonelliği tartışılmazdı ve insanlığı en karanlık yerlerde parlayan bir ışıktı” denilen Abdallah’tan “Son 10 yılın en büyük haberlerinden bazılarını kapsayan çalışmalarına cesaret, şefkat ve içgörü kattı” diye bahsedildi. 16 yıldır Reuters için çalışan Abdallah’ın ölümü sonrası kurumunun onun anısına hazırladığı yaşam öyküsü ve onu ölümsüzleştiren minnet dolu paylaşımı, bu trajedi içindeki en ‘insani’ ve ‘anlamlı’ haberlerden biri oldu... Hiçbir gazetecinin böyle bir habere konu olmaması dileğiyle.