İngiltere’nin gündeminde bu soru var. Malum, Hint kökenli, Muhafazakar Partili Rishi Sunak başbakan oldu. Milyarder bir ailenin varisi olan eşi ile birlikte 730 milyon Sterlin’lik (15.7 milyar TL) servetin sahibi.
Ülkenin en zengin 222’nci kişisi. Oxford Üniversitesi mezunu. Yüksek lisansı da Stanford Üniversitesi’nden. Ülkeyi temsil eden bir lider için çok başarılı bir özgeçmişi var. Ancak İngiliz halkını endişelendiren kısım tam olarak bu. Sunak’ın ülkeyi ne ölçüde temsil ettiği tartışma konusu. Zira kendisi iki kızını yılda 63 bin Sterlin’e (1.3 milyon TL) özel okula gönderiyor. Ülkede yıllık ortalama gelir ise 31 bin 285 Sterlin (673 bin TL). Yani başbakan, sadece kızlarının eğitimi için ortalama yıllık asgari ücretin iki katı harcama yapıyor.
‘KENDİSİ BİLE GÜVENMİYOR’
Sunak’ın lise eğitimini aldığı Winchester College’ın yıllığı 41 bin 250 Sterlin (888 bin TL)! Dahası, kurduğu kabinenin yüzde 65’i özel okul mezunlarından oluşuyor. Yüzde 45’i de Oxford ve Cambridge gibi büyük ve lüks üniversitelerden mezun. Ülkedeki özel okula gidenlerin oranının tam dokuz katı. Dolayısıyla başbakan ve kabinesinin halkın sorunlarını değerlendirme yeteneği sorgulanıyor.
“Devlet okullarının eğitimine kendisi bile güvenmeyip çocuklarını göndermeyen biri, çocuklarımızın aldığı eğitimden memnun kalmamızı nasıl bekleyebilir?” deniyor. Kendisinden ve kabinesinden, duyarsız bir milyarder olmadığını göstermek için öncelikli olarak devlet okulları üzerindeki mali baskıyı kaldırması ve iyileştirme yapması bekleniyor.
EN İYİ İŞLER AYRICALIKLI KESİMDE
Sunak’ın İngiltere’de 7 milyon ve (içinde sıcak havuzu olan) 2 milyon Sterlin’lik iki ayrı malikanede oturması, halkın bu yıl karşı karşıya olduğu ısınma, enerji faturaları dertlerini anlamasına engel olarak görülüyor.
Ayrıca ülkenin en prestijli pozisyonlarının olduğu kabinedeki siyasetçilerin çoğunun ayrıcalıklı kesimden gelmesi, fırsat eşitsizliğini de tartışmaya açtı. Sunak, yetişme koşullarının halkı anlamasına engel olmadığını göstermek için kendisinden çok daha mütevazı şartlarda yetişmiş bir başbakana göre çok daha fazla radikal kararlar almak zorunda...
Dünyanın en çirkin ayakkabısı 20 yaşında!
ABD’li George Boedecker, Scott Seamans ve Lyndon Hanson, 2002’de balık tutmaya giderken giyilecek rahat, dayanıklı ve ucuz bir ayakkabı üretmek istedi. Crocs’u kurdular. Adı, denizden karaya çıkabilen timsahlardan (crocodile) geliyor. Kapalı hücreli reçine olan ‘Croslite’ isimli özel bir malzeme kullandılar.
Bu malzeme, ayakkabının yumuşak, iz bırakmayan, havalandırma destekli olmasını sağladı. Üzerindeki delikler sayesinde suyun boşalması kolaydı. En çok ilgiyi sağlık çalışanlarından gördüler. ‘En çirkin ayakkabı’ denilen Crocs’lar bugüne kadar tam 300 milyon çift sattı! Çünkü 50-80 dolara, temizlemesi kolay, ömür boyu kullanılabilen bir eşya.
Üzerindeki deliklere özel aksesuarlar takarak kullanma fikrini, çocuklarının Crocs’larını süsleyen bir aileden 20 milyon dolara satın aldıklarını biliyor musunuz? Pandemide ev rahatlığına alıştıktan sonra günlük hayatın vazgeçilmezi oldu.
Hatta artık kırmızı halıda bile giyiliyor. 2026’da yıllık değerinin 5.1 milyar doları bulması bekleniyor. Crocs ne kadar lüks ve günlük modaya girse de ben dahil bazı kadınları halen kazanamadı. Victoria Beckham, kendisine Crocs hediye eden Justin Bieber’a “Onları giyeceğime ölürüm daha iyi!” demişti...