İngiliz Prenses Kate'in kanser tanısı alması, 'uyanış çağı'ndaki dünya halkları için önemli bir sınav haline geldi. Gördük ki büyük çoğunluğun 'uyandığı' falan yok. 'Uyanış'tan kastım, görünmeyeni görmek, söylenmeyeni duymak, bilinmeyeni hissetmek... Aydınlanma isteği duymak, sağduyulu olmak. Kate kanserse de değilse de fark etmeyen bir gerçek var; henüz toplumlar bu hastalığa karşı yaklaşım konusunda korkunç bir cehalet içinde. Üstelik her beş kişiden birinin kansere yakalandığı bu çağda... Kate'in iki dakika 20 saniyelik konuşmaya sığdırmaya çalıştığı şey, sadece tanı aldığını açıklamak değildi.
Hayatından acımasızca çıkan kontrolü geri almaya çalışma çabasıydı. Bir kanser hastasının yaşadığı en büyük travma budur çünkü: Hayatının kontrolünü kaybetmek. Evet, büyük bir monarşinin temsilcisi de olsa insan olmasından ötürü bu hastalığa karşı geliştirilen en doğal tepkiyi geliştirmiş ve gizlilik içinde tedavi olmak istemiş. Bazı ünlüler veya sıradan vatandaşlar tedavi sürecini bir tür kahramanlığa dönüştürmeyi seviyor. Bu, modern dünyanın uydurduğu bir algı.
İngiliz Prenses Kate'in kanser tanısı alması, 'uyanış çağı'ndaki dünya halkları için önemli bir sınav haline geldi. Gördük ki büyük çoğunluğun 'uyandığı' falan yok. 'Uyanış'tan kastım, görünmeyeni görmek, söylenmeyeni duymak, bilinmeyeni hissetmek... Aydınlanma isteği duymak, sağduyulu olmak. Kate kanserse de değilse de fark etmeyen bir gerçek var; henüz toplumlar bu hastalığa karşı yaklaşım konusunda korkunç bir cehalet içinde. Üstelik her beş kişiden birinin kansere yakalandığı bu çağda... Kate'in iki dakika 20 saniyelik konuşmaya sığdırmaya çalıştığı şey, sadece tanı aldığını açıklamak değildi. Hayatından acımasızca çıkan kontrolü geri almaya çalışma çabasıydı. Bir kanser hastasının yaşadığı en büyük travma budur çünkü: Hayatının kontrolünü kaybetmek. Evet, büyük bir monarşinin temsilcisi de olsa insan olmasından ötürü bu hastalığa karşı geliştirilen en doğal tepkiyi geliştirmiş ve gizlilik içinde tedavi olmak istemiş. Bazı ünlüler veya sıradan vatandaşlar tedavi sürecini bir tür kahramanlığa dönüştürmeyi seviyor. Bu, modern dünyanın uydurduğu bir algı.
ALTERNATİF EVRENDE YAŞARLAR
Hastalık, mahrem bir durumdur. Eğer özellikle maddi yardıma ihtiyaç yoksa, aklı başında kimse bu kadar şahsi bir süreci dünyayla paylaşmak istemez. Nitekim kanser hastaları, bir tür Kanser Diyarı diyebileceğimiz alternatif bir evrende yaşar. Topluma karıştığı anlarda bile aslında istemeden toplumdan uzaktadır. Kate için de bu durum bir istisna değil. Kate Middleton dünyaya kanserinden bahsetti, çünkü kamuoyunu yatıştırmak zorunda olduğunu hissetti. Aktris Olivia Munn, bu ay meme kanserini atlattığını açıkladı. Yani tedavisi bittikten sonra dünyayla paylaştı. Oysa kansere karşı bu 'şimdilik bir kazanç'. Çünkü kanser, iyileşme ve kontrol yanılsamasını paramparça ederek kendi programıyla saldırmaya hazır bir canavardır. Bu hikayeyi şekillendirebilmek, büyük bir şans ve armağandır. Şimdi size bir kanser hastasının başa çıkmak zorunda olduğu birkaç zor soruyu sıralıyorum. Bundan sonra duyduğunuz tüm vakalarda aklınıza gelmesi ve kimsenin başına gelmemesi dileğiyle...
- Kimlere ve ne zaman söylemeliyim?
- Sevdiklerim ve arkadaşlarım nasıl tepki verecekler ve ihtiyaç duyduğumda yanımda olacaklar mı?
- Kim benim teşhisimle başa çıkabilecek ve kemoterapi seansları sırasında yanımda benimle oturabilecek duygusal donanıma sahip?
- Kim zor zamanlarımda bana destek olmak yerine bunu kendisiyle ilgili hale getirecek?
- Kim gidecek ve kim kalacak?
ELON MUSK VE KOMPLO MEDYASI
Elon Musk, eski adı Twitter olan X platformunu satın aldıktan sonra dünya daha delüzyonel bir yer haline geldi! Musk, sosyal medyayı geleneksel medyaya karşı güçlendirmek istemişti. Sadece bilgi akışı veren bir platformun medya etkisi yaratmadığı gerçeğiyle yüzleşmek ona ve dünyaya pahalıya mal oluyor. Medyanın gücü, bilgiyi akıl, vicdan ve sağduyuyla 'işlemesinden' gelir, sadece akış olarak sunmasından değil. Musk ise ne yaptı? Tüm akış kendinde toplanırsa en güçlü medya olacağını sandı. Bunun için kullanıcılara para vermeye başladı. Etkileşim parası. İnsanlar ne kadar çok etkileşim alırsa o kadar kazanıyor. Bu yüzden oradan çıkan doğrulanmamış bilgiler bir anda yayılıp gereksiz gündemler yaratıyor. Prenses Kate olayı da böyle. Hakkında ortaya atılan iddialar, komplo teorileri o kadar çok etkileşim alıyor ki insanlar çılgın teoriler üretmek için birbiriyle yarışıyor. Gerçekle hayal olanın ayrımı bulanıklaşıyor.
YOGA KILIFLI TEŞHİRCİLİK
Yoga, son zamanlarda hiç olmadığı kadar popüler, malum. Üstelik 'marjinal' kitlelere özgü olmaktan çoktan çıktı. 'Ayağa düşmedik bir o kalmıştı' desem, yeridir. Bir yandan, muhteşem bir pratik olduğu için ne kadar yaygınlaşsa o kadar iyi. Ama yoga ilhamı verme kisvesi altında yapılan paylaşımlar, pratiğin kullanım şekliyle ilgili acınası hale geliyor. Yoga pozlarını, nefes açma pozlarını soft pornografik diyebileceğimiz açılarla paylaşanlar, bu pratiğe ciddi zarar veriyor. Düz teşhircilik yapmak yerine yogayı kullanmak şeytani bir yöntem. Eğer bir yerlerde yoga görünümlü teşhirciliğe denk geliyorsanız, pornografik pozlar ile feminen enerjisini yaşadığını iddia edenlere denk geliyorsanız dikkat edin. Hedef siz değilsiniz.