Bu konuyu Gibi dizisinin son bölümünü izledikten sonra sorguladım. Evrensel bir mesele çünkü. Maddi ve sosyal durumun güçlenmesi arkadaşlıkları ne derece etkiliyor? Bence çok. Arkadaşlık aynı zamanda bir hayat tarzını da paylaşabilmektir çünkü. Bu, geride kalanı arkada bırakmak anlamına gelmemeli. Ancak hayat insanların potansiyelleri ölçüsünde ilerliyor.
Benzer ‘sıçrayış’ı gösterememek, gösterenin suçu olmamalı. Birbirini her koşulda desteklemek, yaşam tarzında belirgin bir değişim yaşanınca yanlış anlaşılmaya açık hale geliyor. Yani birbirini her anlamda beslemeyi, açığını kapatmayı kapsayan arkadaşlık kavramı, sürekli olarak maddi durumu daha iyi olanın maddi ve sosyal açığı kapatması olarak tek yönlü ve dikey bir ilişkiye dönünce durum tatsızlaşıyor. Hayatta inişler çıkışlar olabilir. Durumlar değişebilir. Ancak arkadaşlığın değeri bu değişimlerde gösterilen esnemeyle, paylaşımın derinliğiyle ölçülebilir.
EVCİL HAYVAN OLMAK GİBİ
Örneğin katıldığı kültürel etkinlikler, seyahat sıklığı, yemek yediği yerler değişen biri bu değişime ayak uyduramayacak olan arkadaşının eksiğini üstlenmek zorunda mıdır? İyi niyetli bir yaklaşım olsa bu, mümkün değil. Çünkü arkadaşlık, ‘Yılmaz’ karakterinin dediği gibi birinin ‘evcil hayvanı’ olmak değildir.
‘You’ dizisinde sürekli ‘çulsuz’ olan ana karakterin maddi açığını kapayan zengin arkadaşının bir süre sonra bu durumu nasıl istismar etmeye kalktığını öğrenmiştik. Durumu olmayan arkadaşını sürekli kontrol etmeye ve manipüle etmeye çalışıyordu. Durumu olmayan arkadaşların ayak uydurmak için sürekli borçlanarak iflas batağına sürüklendiği örnekler çok.
New York Üniversitesi’nden Sosyoloji Profesörü Dalton Conley, “Konu para değil aslında, paranın verdiği güç. İlişkilerde yarattığı eşitsizlikleri bir nezaket ölçüsünde azaltmak için fazla çabalıyoruz” diyor. Dünyada artan servet adaletsizliğinin orta sınıf ile elitler arasındaki uçurumu açmasından arkadaşlıkların etkilendiğini söylüyor. Özetle, arkadaşlıkların ne yazık ki sınıfsal ve toplumsal değişimler karşısında kırılgan olduğu bir devirde yaşıyoruz.
NYT STANDARTLARI!
New York Times (NYT) gazetesi, 6 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısının olduğu İstiklal Caddesi’ni “Türkiye’yi her yıl dünya genelinden ziyaret eden 10 milyonlarca turistten birçoğunun vaktini geçirdiği bölge” olarak niteledi. Sözümona İstanbul’u tehlikeli bir yer gibi göstermeye çalıştı. Üstelik ölenlerin hiçbiri turist değildi…
Hepsi Türk… Türkiye’nin pandemiden sonra ekonomik yaralarını saran turizm atağı birilerini rahatsız etmiş olmalı... Neresinden bakarsanız, iyi niyetli bir yaklaşım değil. Brüksel’de, Londra’da, Paris’te bombalar patlayınca turizm ile bağlantı kurmuş muydu?
Hayır. İstanbul olunca konu neden turizme bağlandı? 11 Eylül saldırıları zamanında dünyada tek bir ülkenin gazetesi “ABD’de turizmin merkezine terör saldırısı” diye manşet atsaydı ne tepki verirlerdi? Dahası 11 Eylül saldırılarının yaşandığı yeri turistik merkeze çeviren de bizzat ABD’nin kendisi... Her yıl milyonlarca turistin bu bölgede yapılan tarihsel anıtı ziyaretinden para kazanıyor...
İKONIK ÇANTA 25 YAŞINDA!
İtalyan moda evi Fendi’nin ikonik çantası ‘Baguette’ 25 yaşında. Geçen hafta Zorlu’daki mağazasında 25’inci yıla özel tasarımlarla kutladık. Sex and the City dizisinde Carrie Bradshaw karakterinin kullanmasıyla ünlenen çantanın kendisi de bir karakter kadar ünlendi.
Şehirli, kendi ayakları üzerinde duran, kariyer sahibi, lüks zevkleri olan, aşk konusunda zaaflarıyla başa çıkmak zorunda kalan, modern erkeklerin histerileriyle bocalayan bir kadını temsil ediyor. Adını ‘ekmek’ten alması da manidar...