İki yıl önce çıkan yangında büyük bir bölümü yanan 358 yıllık Vaniköy Camii’nin restore edilmiş halini gördüm. Yüzde 90’ı tamamlanmıştı. Sadece 18 ayda! Kalyon Vakfı’nın ‘Şehre Vefa’ ilkesiyle üstlendiği restorasyonun mimarı olan ekiple tanıştım. Projenin başında Yüksek Mimar Nuran Nar var. Ekipte yalnızca şantiye şefi erkek.
Erkeklere göre daha incelikli ve sabırlı çalıştığı için restorasyon dünyasında genelde kadın ağırlığı varmış. “Kadınlar mı daha çok talep ediyor?” diye sorduğumda “Talep eden erkek pek olmadığından genelde kadınların işçiliği oluyor” dediler. Restoratör Reyhan Atabey’den paha biçilmez bilgiler edindim. Camiinin restorasyonunda her şey aslına uygun olarak yerine getirilmiş.
Yüksek Mimar ve Şantiye Şefi Zeynep Uğur İslam, Mimar Rumeysa Çakmak, Restoratör Gamze Karaçul, Restoratör Reyhan Atabey, İş Güvenliği Uzmanı Edanur Haylaz ve Mehmet Kalyoncu
İŞİN BEYNİ MİMAR SİNAN
Kağıt üzerinde sonuç alınamayan durumlar yerinde uygulamayla çözülmüş. Her malzemenin aslına uygun olması prensibinden yola çıkarak İstanbul Anadolu Bölgesi’nde kullanılan küfeki gibi taşlar, Marmara mermeri kullanılmış.
Vaniköy Camii, şubatta açılacak.
Atabey, “Mimar Sinan, Selimiye Camii inşaatına başlamadan önce orada kullanacağı taşları yıllar öncesinden götürür, oradaki ortama hazırlatırmış. Nemine, sıcaklığına, atmosfer etkilerine dayanıklı olması için. Biz de restorasyonda öyle yapıyoruz. Ocaklardan çıkınca yumuşak olan taşları sertleşmesi için işlenmeden önce bekletiyoruz. Yine Osmanlı’dan miras kalan ve sahil boyunda neredeyse bütün yapılarda kullanılan aşı boyası malzemesi de ahşapları dış etkenlere karşı koruyor” dedi.
TÜM TUŞLARA AYNI ANDA BASAN POLİTİKACI
Tanıdığımız ismiyle George Santos. Gerçek adı Anthony Devolder. ABD Temsilciler Meclisi üyesi George Santos’un tamamen yalan bir hayat yaşadığı skandalı bir süredir gündemde. Öyle ki mecliste bazen adı okunduğunda yanıt vermiyor. Çünkü George ismine alışkın değil.
Eğitimi, kariyeri, ailesi, dini dahil her konuda yalanı var. Ukraynalı, Belçikalı olduğunu, voleybol oynadığı için iki dizinden de ameliyat geçirdiğini, beyin kanserini yendiğini söylemiş, o sırada ABD’de bile olmayan annesinin 11 Eylül saldırılarından kurtulduğu, ailesinin soykırımdan kaçtığı, çalışanlarının bir maç çıkışı silahlı saldırı kurbanı olduğu dahil sayısız yalan söyleyen politikacının milyonluk servetinin kaynağı da belirsiz.
KÖPEĞİN PARASINA BİLE KONMUŞ
Hasta bir köpek için toplanan bağışı bile cebe indirmiş. Eskiden Brezilya’da drag queen (kadın kılığına giren erkek dansçı) olduğu da bu hafta ortaya çıktı. Daha trajik olan bu yalanlarına inandıracak bağışçılar bulmuş olması. Her yalanı ona bağış olarak dönmüş.
Soykırım mağdurları dernekleri ona yardım etmiş örneğin. Oscarlık kurguyla bugünlere geldiği için inanılmaz başarılı buldum. İnsanların zaaflarını kullanmayı çok iyi çözmüş, ülke bile yönetebilir.
2004’teki kapakta ise Türkiye’nin neden AB üyesi olması gerektiğini ele almıştı.
THE ECONOMIST BUNU İLK KEZ YAPMIYOR
The Economist dergisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan skandal kapağıyla sözüm ona ülkemize demokrasi hatırlatması yapıyor. Bunu ilk kez yapmıyor. 2013’te Gezi olayları sonrası ve 2017 seçimlerinden önce de benzer bir kapak hazırlamıştı. Niyeti açıkça belli yani. Batı ülkelerinin kendilerini dünyanın ‘ayar otoritesi’ görmesine katlanamıyorum. Bir İngiliz lideri böyle gösteren bir dergi kapağı yayınlansa kendileri ne tepki verirdi acaba?
İKİ YENİ MODA
Triko süveterler, iklim krizi nedeniyle moda oldu. Ne kazak giyecek kadar soğuyan ne de ince giyinmeye izin veren bu hava, marabalardan esinlenen geniş omuzlu süveter modasını doğurdu. Boynu çıplak bırakmak, hiç kolye, gerdanlık gibi aksesuarlar takmama akımı var. Kırmızı halı davetlerindeki yıldızlar bu modayı izliyor.